Translate

Kasım Şen - (Mütehayyil)

07 Mayıs 2020

Proje Yönetimi Manifestosu -3



PROJE YÖNETİMİ MANİFESTOSU-3


Proje Yönetimi Manifestomuzun 3.maddesi ile devam ediyoruz. Bu yazımızda proje yöneticiliğinin bir meslek olduğunu ele alacağız. 10 maddeden oluşan manifestomuzu proje yönetiminin olmazsa olmazları olarak görüyoruz. Proje yönetiminin bir meslek olarak ülkemizde yerleştirilmesi, önem kazanması ve hak ettiği değeri elde etmesi için manifestomuzdaki maddeleri tüm proje yöneticilerinin sahiplenmesi önemlidir. 

*********************************************************************************
Manifesto Madde-3:
PROJE YÖNETİCİLİĞİ BİR MESLEKTİR
*********************************************************************************

Birisi size "İşiniz nedir?" diye sorsalar, eminim o anda yaptığınız işle ilgili cümleler kurarsınız. Fakat aynı şekilde "Mesleğiniz nedir?" diye sorsalar, zorlanılabilir. Özellikle resmi başvuru formlarında meslek ile ilgili alanları doldurmakta zorlanırız, ben kendi adıma epey zorlanıyorum. Çoğumuz meslek olarak üniversiteden mezun olduğumuz alanı söyleriz. Ya da benzer şekilde lise, yüksek okul veya lisansüstü eğitim alanını belirtiriz. Okuduğu alanda çalışanlar için meslek bilgisini söylemek kolaydır. Ancak okuduğu bölüm ile hiç alakasız işlerde çalışanlar var. Geçmişte hiç ilgisiz alanlardan mezun olmasına rağmen çok iyi yazılımcı olanlar görmüştüm. Tabiri caizse birçok bilgisayar mühendisini cebinden çıkarabilecek kadar iyi yazılımcılardı. O kişilerin mesleğini diplomasındaki bölüm ile tanımlaması bence anlamsız.  Belki de okuduğu bölüm adına hiç bir iş yapmamıştı. Şimdi o kişinin mesleği sizce nedir?

Meslek, içinde zanaat bulundurur. Zanaat, emeğe dayalıdır ve ustalık gerektirir.

Diplomalar mesleği tanımlamak için yeterli değildir. Bir mesleğin tanımlanabilmesi için öncelikle insanın yaşamını sürdürebilmesi için para kazandıran bir iş olması gerekmektedir. Hobi amaçlı veya sosyal/kişisel gelişim amaçlı yapılan faaliyetleri meslek olarak adlandırmak doğru değildir. Zanaat terimi her ne kadar sadece el işçiliği içeren meslekler için kullanılsa da aslında tüm mesleklerde zanaat vardır. Zanaat para kazanmak için icra edilir. Meslek yoğun bir eğitim, ustalık ve uğraşı gerektirir. Bir alanda alınan kısa süreli kurslar ile meslek sahibi olunamamaktadır. Mutlaka tekrar edilen bir çalışma lazımdır. Mesleklerin her zaman bir iş ürünü veya hizmet çıktısı vardır. Hayatında hiç resim yapmamış bir ressam yoktur elbette.  Mesleklerde süreklilik de önemlidir.  Bir meslek çerçevesinde farklı sektörlerde, farklı iş yerlerinde çalışmak mümkündür ancak kısa süreli ve farklı alanlarda iş yapan kişilerin mesleklerini tanımlaması mümkün değildir.

Her meslek bir ihtiyaçtan doğar. Proje yöneticiliği de günümüzün kompleks ve disiplinler üstü çalışma alanlarındaki işlerin yürütülmesi ihtiyacından ortaya çıkmıştır.

Toplumun ihtiyaçlarına ve teknolojik gelişmelere göre zaman içinde bazı meslekler yok olur, yeni meslekler ortaya çıkar. Bazen bir meslek başka alt mesleklere ayrılır. Her şeyin evrildiği dünyada mesleklerin de değişimi olağandır. Bu nedenle toplumun ihtiyaçlarını gideren mesleklerin de kendine özgü metotları vardır. Bir mesleği diğerinden ayırt eden belli başlı niteliklerin olması gerekmektedir. Bazı meslekler el işçiliği üzerine yetkinlikler gerektirirken, bazıları ise düşünsel yetenekleri ön plana çıkarır. Bazen sosyal bazen ise analitik zeka gereksinimi duyulur. Fakat hangi meslek olursa olsun, önemli olan detaylardır. Her mesleğin inceliği, zarafeti yapılan işin detaylarındadır. Bir meslek sahibini, yaptığı işlerdeki detaylar ve zorluklar ön plana çıkarır. Kaba saba, gelişigüzel ve özensiz iş yapan birisini o meslekle isimlendirmek doğru değildir. Herkes iğne ile dikiş yapabilir ama bu herkesin terzi olduğunu göstermez.  

Proje yöneticiliği detaylı çalışmayı gerektiren, bir zanaattir. Proje yöneticilerinin bir meslek icra ettiklerinin farkında olması, yaptıkları işin niteliğini arttıracaktır.

Bir mesleğin tanımlanması için bazı örgütlü yapılar tarafından tarifinin yapılması, kapsamının belirlenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda Meslek Birlikleri , Odalar, Dernekler ve Konfederasyonlar gibi kurumsal örgütler ortaya çıkmıştır. Örneğin Türk Eczacılar BirliğiTÜRK MÜHENDİS VE MİMAR ODALARI BİRLİĞİ-TMMOBTÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİTÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU gibi kuruluşlar temelde mesleklerin icra edilmesini kolaylaştırmak için vardır. Geçmişte Ahilik sistemi vardı. Bir bakıma esnaf odaları gibi örgütlenmedir ve kendi içinde belli başlı kuralları bulunmaktaydı. Benzer şekilde proje yöneticilerinin üye oldukları dernekler de bulunmaktadır. Henüz proje yöneticiliği alanında oda ve meslek birlikleri gibi kuruluşlar bulunmamaktadır. Ancak proje yöneticiliğinin meslek olarak yaygınlaşması durumunda buna benzer örgütlü yapılar da oluşacaktır. Proje yöneticilerinin, alanlarındaki dernek ve benzeri örgütlü yapıların faaliyetlerinde etkin çalışmalar yapması gerekmektedir. Hem mesleki hem de örgütsel anlamda gelişim sağlanacaktır. 

Meslekler için etik kurallar önemlidir. Proje yöneticiliğinin de etik kurallarına uygun icra edilmesine dikkat edilmelidir.

Geçmişteki Ahilik teşkilatında iş ahlakı veya meslek etiklerine çok önem verilirdi. Etik kurallarının dışında hareket edenler meslekten men edilirdi. Hem hukuki hem de toplumsal cezalar verilirdi. Günümüzde de genel ahlak kurallarının ötesinde mesleki ahlak kuralları bulunmaktadır. Örgütlü yapılar bu kuralların takipçisi durumundadır. Benzer şekilde proje yöneticiliği mesleğinin de bazı etik kuralları olmalıdır. Bu konuda henüz tam bir metin olmamakla birlikte bazı kaynaklar örnek verilebilir. Kaynak-1Kaynak-2 , Kaynak-3

Ülkemizde 2010’lu yıllara gelene kadar proje yönetimi alanında yerel bir meslek standardı bulunmuyordu. 2013 yılında Resmi Gazete’de yayınlanan ulusal meslekt standartları ile proje yönetimi alanında yerli meslek standardımız da oluştu.  Ülkemizde ulusal mesleki standartlar ve mesleki yeterlikler “Mesleki Yeterlilik Kurumu ” tarafından yayınlanmakta ve yürütülmektedir. Proje yönetimi meslek standartları hakkında diğer yazım okunabilir.


Sonuç olarak;
  • Üniversite mezuniyet diploması mesleği tanımlamak için yeterli değildir
  • Proje yöneticiliği bir meslektir.
  • Proje yöneticiliğinin, diğer meslekler gibi kendine özgü yöntem ve yetkinlikleri vardır.
  • Proje yöneticisi yaptığı işin bir meslek ve zanaat olduğunun farkında olmalıdır.
  • Proje yöneticiliğinin bir meslek olarak tanımlanmasında sorumluluk tüm proje yöneticilerine düşmektedir.
  • Proje yöneticileri mesleki örgütlerin faaliyetlerine katılmalı ve çalışmalarına destek vermelidir.
  • Proje yöneticiliği meslek etik kuralları belirlenmeli ve uyulması sağlanılmalıdır.


01 Mayıs 2020

MIZRAK ÇUVALA SIĞMADI




Covid-19 (hashtagCorona) salgını dünyayı sarstığı gibi yönetim anlayışlarını da derinden etkileyecek görünüyor. Ekonomik açıdan kapitalizm için eleştiriler yapılırken, son 20 yılın trendi olan "hashtagDijitalizm" de göklerden yere iniyor. Milenyumun salgını olan "sanal dünya dijital virüslerinin" (sosyal medya), gerçek dünyadaki virüsler karşısında anlamını yitirdiği bir zamanı yaşıyoruz. Bu kez Dijitalizm çuvala sığmadı, sanal dünya çuvalladı! Sağlık, gıda gibi insanın birincil ihtiyaçlarına destek olmayan sanal dünya araçlarının faydasız olduğu görülüyor. Öncelik her zaman hashtagüretim, hashtagfabrika ve hashtagArGe olmalı. Hala "insan" olarak biyolojik varlıklarız ve biyolojik, fizyolojik ihtiyaçlarımız karşılanmadığı sürece hiç bir göz boyamaya yönelik yönetim anlayışlarının işe yaramadığını anlıyoruz. Sanal dünya devlerinin ve birlikteliklerinin (AB gibi) bu krizde sarsıldığını görüyoruz. Küreselleşen dünyada "bize bir şey olmaz" anlayışının geçerli olmadığı apaçık belli. Sanal fanus kırıldı!

24 Nisan 2020

Hikayeden İşler-8




HİKAYEDEN İŞ'LER-8


"Hikayeden İş'ler" yazı dizimizde bu bölümde bir şemsiye tamircisinden bahsedeceğiz.  Hikaye anlatıcılığın geçmişi meddahlık kültürüne dayanır. Meddah: Geleneksel Türk  Halk Tiyatrosunun türlerinden biridir. Methedici, taklitler yapıp hoş öyküler anlatarak halkı eğlendiren sanatçıya ve oynadığı oyun türüne meddah denir. Arapçada övücü anlamındaki "methetmek" kökünden gelmiştir.Dolayısı ile meddah, metheden öven anlamındadır.  Meddah, kıssahan (Araplarda), şehnamehan (Acem/Fars) ve mukallit (taklit eden) kelimeleri ile eş anlamlı olarak ‎kullanılmıştır.  Meddahlar kasaba kasaba, şehir şehir dolaşarak bazen aynı, bazen de farklı hikayeler anlatırlardı. Anlatımlara gittikleri yörelerden katkılar yaparlardı. Bazen yöresel şiveyi taklit ederler, bazen ise yöredeki bir kahraman üzerinden hikayeler anlatırlardı. 

Meddahlıkta önemli olan, dinleyicilerine keyif vermek, öğüt verici bir hikaye anlatmaktı. Meddah oradan ayrılsa bile uzun süre hikayeleri anlatılmaya, dilden dile aktarılmaya devam ederdi. Günümüze kadar gelen hikayeler vardır. Güzel hikayeleri olan meddahlar civar yerlerden davetler alırlar ve çoğunlukla gezgin bir hayat yaşarlardı. Anlatılan hikayenin etkisi ile birlikte meddahın anlatım şekli de tercih sebebi olmuştur.


ŞEMSİYE TAMİRCİSİNİN İŞİ NEDEN ÖNEMLİDİR? 


*********************************************************************************
Küçük bir kasabada seyyar  şemsiye tamircisi, yol kenarında küçük bir kutu üzerine oturmuş, arızalı şemsiyeleri tamir ediyordu. Adam, tamir edilecek kısımları dikkatle ölçüyor, itina ile yama koyuyor, telleri birer birer deneyerek güçlendiriyordu.

Tamirciyi hayranlıkla seyreden bir genç yanına yaklaştı ve: 
-“İşinizi çok dikkatli ve özenle yapıyorsunuz” dedi.

Bir taraftan işine devam eden şemsiye tamircisi:

-“Evet, ben her zaman işimi iyi yapmaya çalışırım.” dedi

Genç konuşmayı sürdürdü:

-“Fakat bu kadar özenmenize, bu kadar dikkatli yapmanıza gerek yok ki. Bu zamanda buralara pek yağmur yağmaz. Bu yüzden müşterileriniz, yaptığınız işin iyi veya kötü olduğunu ancak siz buradan gittikten sonra anlayacaklar" dedi.

Şemsiye tamircisi:
- "Evet, haklısın. Ben gittikten sonra işimin farkına varacaklardır" 

Konuşmaları devam etti:
-"Bu tarafa tekrar gelecek misiniz?”  
-“Hayır.” 
-“O halde, niye bu kadar titizsiniz?”

Şemsiye tamircisi delikanlıya bakıp bu soruya şöyle cevap verdi:

-“İşimi iyi yaparsam, benden sonra buradan geçecek başka bir tamircinin işi kolaylaşacak. Ben, eğer kötü malzeme kullanır ve baştan savma iş yaparsam, buranın halkı bunu er veya geç anlayacak ve benden sonra buradan geçecek tamirciye iş verilmeyecektir.”


*********************************************************************************

Kariyer hayatımız boyunca çoğu zaman iş değiştirmek durumunda kalırız. İş yerine sadakat "X" kuşağında biraz daha fazla iken günümüz iş dünyasında etkin olan "Y" kuşağı ve gelecekteki "Z" kuşağında sık sık iş değiştirmeler olağan bir davranış olarak görülmektedir. Mezun olduktan sonra uzun yıllar tek bir firmada çalışıp, emekli olan çalışan sayısı çok çok az durumdadır.  Günümüzde iş değiştirmenin gerekçesi sadece yüksek maaş olmamaktadır. İş hayatında sunulan imkanlar, kendini geliştirme fırsatları, işin itibarı, işin geleceği, iş yerinin konumu, rahatsız edilme (mobbing), tatmin olma ve taltif edilme gibi diğer kriterler de iş değiştirmek için geçerli gerekçeler olmaktadır. Profesyonel her çalışan için iş değiştirme, işten ayrılma veya başka bölüme rotasyon yapmak doğaldır. İş yerini değiştiren çalışan, bu davranışı nedeniyle eleştirilemez, zor durumda bırakılamaz.

İdeal olarak, her çalışanın sorumluluğu alanında olan her işi tam layıkıyla ve eksiksiz olarak gerçekleştirmesi beklenir. Bu çalışanın maaşının karşılığı olan bir görevidir. Her çalışan yaptığı işin karşılığını maaş/ücret olarak beklerken; işletmenin de çalışanlardan işini iyi yapmasını beklemesi doğaldır. Ancak her zaman bu denge sağlanamaz. Bazen çalışan kazandığı ücretinin karşılığını tam vermiyor, bazen de işletme çalışanın ücretini zamanında ve eksiksiz olarak vermiyor. Bu durum tekerrür ettiği zaman ya işten çıkartma yapılıyor, ya da çalışan istifa ediyor.  

Ancak burada çalışanın işini iyi yapması çok önemlidir. Çünkü hikayemizde anlatıldığı üzere, işini iyi yapan bir çalışan; ileride oradan ayrılsa bile ardında bıraktığı olumlu izlenim sayesinde kendisinden sonra gelenlerin de işini kolaylaştıracaktır. Her çalışan hem kendini temsil ettiği gibi aynı zamanda mesleğini, mezun olduğu üniversiteyi veya okulu da temsil etmektedir. Bazı çalışanların ardında bıraktığı çok iyi veya çok kötü imaj nedeniyle, o çalışanın okuduğu okul veya diplomasına sahip olduğu meslek hakkında da çok iyi veya çok kötü imaj oluşur.

"Kötü yaptığınız işin bir gün mutlaka farkına varılacaktır ve sizi bir şekilde yakalayacaktır" 

Yıllar önce bir şirkette X üniversitesinden mezun olan ABC bölümü mühendislerine karşı kötü bir izlenim vardı. Şirket yöneticisi, o üniversiteden mezun olan ABC bölümü mühendislerini işe almayacağını belirtiyordu. Elbette yaptığı genelleme yanlıştı ancak yaşadığı kötü bir deneyim nedeniyle böyle bir karar almıştı. Bunun sebebi ise bir çalışanının yaptığı işin kötü olması ve bundan şirketin ciddi zarar görmesiydi. Bu durum, ne o üniversiteyi ne de o bölüm mezunlarını kötülemeye gerekçe olamazdı ancak şirket yöneticisinin bu fikrini değiştirmek de hiç kolay değildi. 

"Sadece kendinizi değil; mesleğinizi, okulunuzu, şehrinizi, ülkenizi de temsil ediyorsunuz" 

Son olarak;

Şartlar ne olursa, olsun
Ardınızda iyi bir iz bırakın!
İşinizi iyi yapın,
Baştan savmayın..
Kötü yaptığınız bir iş,
Sizden sonrakilere de zarar verir!

19 Nisan 2020

Proje Yöneticisinin Dokunduğu Fil-4



Proje Yöneticisinin Dokunduğu Fil-4

"Proje Yöneticisi ve Dokunduğu Fil(Proje)"  yazı dizimize "Yılan" konusu ile devam ediyorum. Bu yazımızda proje ekibinde yılan gibi davranış sergileyenleri ve projelerde güvenliği ele alacağız. Yazı dizimizin konusunu oluşturan "Körler ve Fil" şiirinde John Godfrey Saxe  şöyle yazmıştı:

Üçüncüsü hayvana yaklaştı
Ve mutlulukla tuttu
Elleri içinde hortumunu
Böylece cesaretlendi ve konuştu:
“Anladım” dedi aynen
“Fil daha çok bir yılan gibi”

Yılan, elbette tehlikeli bir yaratıktır. Ancak herkes yılanların ne yapacağını bilir! Yılan zehirler, ısırır ve hatta boğabilir. Bu yılandan beklenen bir davranıştır. Bir kimse yılanı eline alıp, onun kendisine zarar vermeyeceğini düşünemez. Sirklerde yılanlarla gösteri yapanlar ya da Hindistan'da yılan oynatanlar riske girmemek için yılanların zehirlerini yok ederler. Çünkü kimse yılanın zehirlemeyeceğini garanti edemez. Bu girizgahtan sonra fazla oyalamadan sorumu sorayım:

"Proje ekiplerindeki HERKES en az sizin kadar projeyi sahiplenir mi?"

Soru basit ama bu soruya beklemeden, düşünmeden "evet" cevabını veriyorsanız; ya çok fazla iyimsersiniz ya da gerçekten safsınız, demektir.

Proje ekipleri oluşturulurken başta duyulan heyecan ve şevk uzun süre kalıcı olamayabilir. Bir proje yöneticisinin görevi elbette bu heyecanı ve şevki en üst düzeyde tutabilmektir. Tamam, ancak herkes bu kadar iyi niyetli midir? Proje ekiplerindeki yılan gibi davranış sergileyenleri ne yapacağız Gerçekten çok itici ve tiksindirici bir durum bu. Proje ekiplerinde yılanların var olduğunu düşünmek, inanmak ve birilerini bu şekilde etiketlemek, yaftalamak ne kadar zor! Hiç kimsenin buna cesaret edebileceğini düşünemiyorum ancak gerçekten proje ekiplerinde yılanlar olabilir.  Fazla iyi niyetli olmaya, kendimizi inandırmaya, kandırmaya çalışmayalım.

Bu gerçeği kabullenerek, yeniden değerlendirelim. Siz, proje ekibinizdeki herkesten, projenize yeterli dikkatin ve önemin verilmesini beklersiniz ancak diğer tarafta sizin proje(ler)iniz başkaları için var olan işlerinin üstüne eklenmiş ekstra işler olarak düşünülebilir. Onların da sizin kadar projenizi sahiplenmesi mümkün değildir. Hatta sizin projenizin ortaya çıkaracağı iş ürünleri veya hizmetler; diğer kişilerin çalışma biçimiyle veya kariyer hedefleriyle çatışabilir. Geçmişte birçok otomasyon projelerinden rahatsız olan, işini kaybedeceğini düşünen çalışanlar, projelere engeller çıkarmışlar.

Elbette herkes kötü niyetli değildir. Bazen proje ekiplerindeki kişiler, iyi niyetli olarak rollerine uygun olan bazı konulara daha fazla önem verilmesini, daha dikkatli olunmasını isterler. Hatta projeyi o yöne doğru çekiştirirler. Sanki o konudaki çalışmaların yapılmasını, projede başarının sağlanması için yeterli ve tek koşul olarak düşünürler. Herkesin de böyle düşünmesini beklerler. Bir süre sonra her bir roldeki çalışan, projeyi kendilerinin ilgi alanlarına doğru çekmeye çalışırlar. Proje ana hedefinden çıkıp, sadece baskın birilerinin ilgi alanındaki çalışmaları gerçekleştirmeye odaklanılır. Proje ekiplerindeki kişiler bunu bazen bilmeyerek, bazen de kendi çıkarları doğrultusunda bilerek yaparlar. Proje yöneticisinin, projenin hangi yöne doğru çekiştirildiğinin farkına varıp, uyanık davranması gerekmektedir.

Proje ekiplerindeki yılanların en tehlikeli oldukları bir diğer konu ise bilgi güvenliğidir. Bazı çalışanlar, projelerdeki kritik bilgileri başkalarıyla paylaşabilirler. Bunun için firma bünyesinde ya da en azından proje seviyesinde yeterli bilgi güvenlik altyapısı kurulmalıdır. Bilgi güvenliği olarak  sadece teknik bilgilerin paylaşılması düşünülmemelidir. Projenin o aşamadaki durumu, proje ekiplerinde kimlerin yer aldığı, müşteri bilgisi, projede yaşanılan aksaklıklar, proje bütçesi, takvimi, paydaşları gibi bilgilerin de paylaşılmaması önemlidir. Rakip firmaların proje hakkında elde edeceği ufak bir bilgi kırıntısı bile projeyi ve firmayı zor durumda bırakabilecektir. Bu nedenle, proje ekiplerindeki yılanların güvenlik açıklarından sızma girişimlerine engel olunmalı, gerekli güvenlik tedbirleri devreye alınmalıdır. Aksi halde en küçük ve göz ardı edilen bir yerden sızıntı olabilecektir.

Proje yöneticileri her zaman dikkatli olmalı, bilinçli veya bilinçsiz şekilde tartışmalara girmemelidir. Bazen bu tür tartışmalar ne projeye ne de kendisine fayda sağlayacaktır. Aksine projeler sekteye uğrayacaktır. Fazla iyi niyet ve saflıktan uzak durup, gerçekçi olmakta fayda vardır.