Proje İtibar Yönetimi-2
Bir önceki yazımızda genel anlamda itibar kavramını ele
almıştık. İtibar ile algı arasında önemli ilişki olduğuna değinmiştik. Bu
yazımızda itibar kavramını genelden daha özele indirerek, proje özelinde ele alacağız. Kurumların,
şirketlerin ve kişilerin olduğu gibi projelerin de itibarları vardır ve proje
itibarının da yönetilebilir olduğunu açıklamaya çalışacağız.
Öncelikle bir soru ile başlayalım: “Bir projenin başarılı
olması, itibarlı olmasını sağlar mı?” Bu sorunun cevabı apaçık kendini
gösteriyor gibi anlaşılabilir. Elbette zamanında, bütçesini aşmadan ve müşterisinin
ihtiyaçlarını karşılayan bir projenin hem şirket/kurum hem de müşteri nazarında
itibarının yüksek olması beklenir, oldukça da doğal bir beklentidir. Hatta bu
başarılı projenin, başka projeleri doğurması, müşteri memnuniyetini arttırması,
yüksek geri dönüş geliri getirmesi durumunda firmanın gurur duyacağı bir
itibarının olması çok anlamlıdır. Tersi durumda ise başarısız projelerin (iptal
edilen, yarıda kalan, zamanını ve bütçesini çok aşan, müşterisini tatmin etmeyen)
itibarının az olması da olağandır.
Ancak proje itibarı ile başarının ters orantılı olduğu
durumlar da bulunmaktadır. Salt proje yönetimi yöntemleriyle değerlendirildiğinde
Atom Bombası geliştirilen Manhattan Projesi oldukça başarılıdır. Bütçesinde ve
zamanında tamamlanmıştır, o dönemdeki yönetimin istediği çıktıyı(!) üretmiştir.
Bu projenin itibarlı olduğunu düşünmek insanlık adına bir hezeyandır. 140bin
kişinin ölümüne yol açan 20 milyar dolarlık akıl almaz bir harcamadır. Eminim
ki, aklı başında olan herkes bu projeyi itibarlı göstermeyecektir. Bunun gibi
sonraki yıllarda gerçekleştirilen misket bombası, biyolojik silahlar, kimyasal
silahlar ve benzeri insanlara, doğaya ve diğer canlılara zarar veren birçok
başarılı proje aslında itibarsızdır.
Başarısız projelerin bazıları ise yapılan hataları tespit
etmek, ilerleme aşamasında yeni şeyleri denemek açısından itibarlı olabilir.
Birçok firmanın bugünlerde başarıyla yürüttüğü projelerin ardında geçmişte
başarısızlıkla sonuçlanan projelerde ortaya çıkan ürünlerin geliştirilmesi
yatmaktadır. Başarısız diyerek itibarsızlaştırılmış olsalardı, yeni projelere
ilham vermeyeceklerdi. Sanırım ilk
projesinde başarıya ulaşıp, hiç başarısız proje geliştirmeyen firma yoktur.
Dolayısıyla projeleri başarılı/başarısız diye sınıflandırmak onların
itibarlı/itibarsız olduğunun kararını vermeyecektir. Başarı ile itibar arasında
mutlak bir korelasyon kurulamaz, hatalı ve eksik olacaktır.
Maslow Teorisi ve İhtiyaçlar Piramidi
Abraham Harold Maslow tarafından tanımlanan Maslow Teorisi ve İhtiyaçlar Piramidi 'nde,
insanın ihtiyaçları piramidin basamakları şeklinde seviyelendirilmiştir
(Şekil-1). Bu ihtiyaçlar temel
gereksinimlerinden kendini gerçekleştirmeye doğrudur ve insan her basamaktaki
ihtiyaçlarını gidererek bu basamakları tırmanır. İnsanın motivasyonunda hep bir
üst basamağa yükselme isteği etkili olmaktadır. Dolayısıyla insanın güdülenmesi
için bulunduğu seviyeden daha alt basamaklara ait ihtiyaçlarını giderecek
çözümler üretmek, motivasyon sağlamayacaktır. Ancak insan bulunduğu basamakta yeterince doyurulmadıkça
bir üst basamağa geçmeye direnç gösterir.
Şekil-1: Maslow
Teorisi ve İhtiyaçlar Piramidi
Piramidin tabanında fizyolojik ihtiyaçlar vardır. Açlık,
susuzluk gibi yaşamsal gereksinimler bu kategoridedir ve insanın yaşamını
sürdürebilmesi için en önemli olanı bu ihtiyaçlardır. Fizyolojik ihtiyacını
gidermemiş bir kişi için diğer ihtiyaçların bir önemi yoktur. Yani aç veya
susuzken sanatsal faaliyetlerin anlamlı olmayabilir. İkinci basamak güvenlik
ihtiyacıdır. Burası dış tehlikelerden korunmayı içerir. Bu ihtiyaç, korunma,
barınma, kural ve yasalara uyma gibi gereksinimlere dayanır. Üçüncü basamakta
ait olma, sevgi, kabul görme gibi sosyal ihtiyaçlar yer alır. Başkalarıyla
birlikte yaşama, kabul görme, arkadaşlık, sevme ve sevilme herkes için
önemlidir. Fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçları karşılanan insan bir gruba ait
olma ve sevilme ihtiyacı hisseder. Piramidin dördüncü basamağıysa, değer
verilme ve saygı ihtiyacıdır. İnsan ait olduğu grupta saygı görmek ister.
Başarısı takdirle karşılanan, saygı duyulan insan kendine güven duyar. Statü,
başarı, itibar ve tanınmayı bekler. Beşinci
basamakta kendini gerçekleştirme gereksinimi yer alır. Bu bölüm kişinin
potansiyelini keşfettiği alandır.
Maslow’a göre kendini gerçekleştiren birey, içinden geldiği
gibi davranır. Bakış açısı geniştir. Mahremiyetten hoşlanır, başkalarına bağlı
değildir. Demokratik karakter yapısına sahiptir, yaşamını anlamlı görür,
belirsizliğe tahammül edebilir. Kendini ve başkalarını olduğu gibi kabul
edebilir, düşünce ve davranışları içtendir. Kendisi değil, sorun üzerinde
yoğunlaşır, yaratıcıdır. Topluma karşı bireysel bağımsızlığını koruyabilmiştir,
insanlığın refahıyla ilgilenir, hayata nesnel bir açıdan bakabilir.
Bir sonraki yazımızda, Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi kuramı,
proje yönetimine uyarlanacak ve “Proje
İhtiyaçlar Hiyerarşisi” kuramı incelenecektir. Bir sonraki yazımızda görüşmek
üzere..

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder