Şirketlerin ve Çalışanların Sakin Limanları
“Gemi limanda güvendedir, ama gemiler limanda beklemeleri
için yapılmaz.” Paulo Coelho
Şirketlerin zaman içerisinde, hem kendilerinin pazar
içerisinde sığındıkları bir limanları, hem de çalışanlarının şirket içerisinde
meydana getirip sığındıkları limanları oluşabilmektedir. Şöyle ki, şirketler
çalışma alanındaki sektöre bağlı olarak pazar içinde, önüne dalgakıranlar
(kota, lisans, patent, hukuki güç, ekonomik güç, rekabet üstünlüğü, kar marjı,
devlet desteği, tekelleşme, sektörel ayrımcılık, düşük iş gücü maliyeti vb.)
yaratarak zaman içerisinde huzur içerisinde yaşayabilecekleri sakin limanlar
yaratmak isterler. Bu bahsedilen dalgakıranların gücüne göre şirketlerin
limanları da korunaklı olmaktadır. Ta ki, güçlü bir yıkıcı felaket (güçlü
rakip, dışa açılma, teknolojinin eskimesi, yeni teknolojilerin ortaya çıkması,
globalleşme, hukuksal değişimler, rekabet üstünlüğünün kaybedilmesi, devlet
organizmasındaki radikal değişimler, kamu veya özel sektörlerle oluşturulmuş
organik bağların zayıflaması, yüksek maliyet vb) ile karşılaşılıncaya kadar bu
limanlarda yaşamlarını devam ettirirler.
Benzer şekilde şirket içindeki çalışanlar da zaman
içerisinde kendilerine korunaklı limanlar inşa ederler. Şirket organizasyonu
içerisinde güçlü bir konuma gelmek için gösterilen çabaların ardından güvenli
limanlar da zaman içinde kendiliğinden oluşabilir. Öyle ki, bu kişilerin veya
grupların sığındıkları limanlara bir süre sonra kimse dokunmaya bile cesaret
edemez. Bu limanların illaki üst düzeydeki kişi veya gruplar tarafından
oluşturulması düşünülmemelidir. En alt seviyedeki bir çalışan da pekâlâ kendi
limanını oluşturabilir.
Bazı çalışanların limanlarının dalgakıranları, bağlı
oldukları yöneticiler olabilir. Bu çalışanların, bağlı oldukları yöneticilerinin
koruma gücüne bağlı olarak üretkenliği artabilir veya azalabilir. Bu tür
çalışanlar, genellikle bağlı oldukları ilk yöneticinin şapkası (limanı) altında
uzun süre kendi halinde çalışabilirler. Hiçbir zorlayıcı veya yıkıcı bir
etkinin altında kalmadan ve sadece bağlı oldukları yöneticilerin kurallarına
uygun olarak iş yaşamlarını idame ettirebilirler. Kısacası, bazı yöneticiler
bazı çalışanlarının sığındıkları sakin limanlar olabilirler.
Sakin limanlara diğer bir örnek ise şirket içerisinde yazılı
süreç, prosedür ve talimatlardır. Bazı yöneticilerin, genellikle zor durumda
kaldıklarında, ortaya koydukları süreç veya benzeri iş akışını düzenleyen
kurallar, yöneticilere ve bu yöneticilerin bağlı oldukları çalışanlara
sığınabilecekleri gerekçeler (limanlar) yaratabilmektedir. Bir süre sonra
süreçler ve süreçlerin yanlış yorumlanması ile oluşturulan talimatlar, işlerin
verimliliğini düşüren koca bir dağ oluşturur. Kimsenin aşmaya cesaret
edemeyeceği bu dağların da etrafından dolanmanın yolları araştırılmaya çalışılır.
Bir diğer liman ise çalışanların iş yaparken birbirlerine
olan bağımlılıklarıdır. Bir işin tamamlanması için, diğer çalışanların işlerini
tamamlaması gereken durumlarda, çalışanlar arasında oluşabilecek bekleme süreci
de zaman içerisinde kişilerin birbirlerini liman olarak kullanmalarını
sağlayabilir. Bir kişinin işini bitirmediği süre içerisinde diğer çalışanlar
belli bir süre bu limana sığınabilirler. Bu süre işin içeriğine ve büyüklüğüne
göre uzun zamanlar alabilir. Bunu özellikle kamu kurumları arasında gidip gelen
işlerde çokça görebiliyoruz. Fakat karlılık ve verimliliğin en üst düzeyde
olması gereken özel sektör şirketlerinde de benzer gerekçelerden dolayı
kişilere dayalı bağımlılıklar nedeniyle oluşan sakin limanlar da
görülebilmektedir.
Sonuç olarak, ne şirketler ne de şirketlerin çalışanları
tıpkı gemiler gibi sakin limanlarda beklemek için kurulmazlar veya işe
alınmazlar. Şirketlerin günümüzün rekabetçi ortamına uygun olarak açık
denizlere (yeni sektörlere, inovasyonlara, yeni ve katma değeri yüksek alanlara
vb.) açılması gerekmektedir. Sığındıkları limanların şirketleri daha ne kadar
süre koruyabileceği meçhuldür. Bir süre sonra sığındıkları limanlarda çürüme
sürecine girebilirler.
Benzer şekilde çalışanların da sığındıkları limanlarından
çıkması/çıkarılması gerekmektedir. Bunu şirketler ya çalışanın yetkinliklerine
uygun olan başka konularda çalışmalarına teşvik ederek yapabilirler ya da
rotasyon ve organizasyon değişikliği gibi kısmen zorlamaya dayalı yöntemlerle
gerçekleştirebilirler. Mutlaka çalışanların sığındıkları limanların ortadan
kaldırılması gerekmektedir. Süreçlere
dayalı limanları ise ancak gerçek anlamda işletilen süreç iyileştirme modelleri
ile aşabilirler. Bunun için de süreçlerdeki tıkanıkların üstüne gidilmesini
sağlayacak olan, inisiyatif alabilecek üst yönetim veya lider yönetim
ekiplerinin oluşturulması gerekecektir. Aksi halde limanların yönetilmesini (!)
sağlayacak yeni süreç yapıları oluşturulması riski ile karşılaşılabilir.
Şirketlerin ve çalışanların; köpekbalıklarıyla
karşılaşabileceğini bilseler bile açık denizlere cesaretle açılabilmesi
dileklerimle…