Translate

Kasım Şen - (Mütehayyil)

yakınsama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yakınsama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Aralık 2014

Lider mi? Yönetici mi?

Son dönemde gerek iş dünyası kitaplarının içeriklerinde, gerekse de sosyal medyada bir çok kez "Yönetici ile Lider Farkı" konulu yazılar ve özlü sözler görülüyor. Genel olarak tüm içeriklerde liderin üstün nitelikleri, yöneticinin de zayıflıkları ön plana çıkarılıyor.

Liderlerin çalışanlarına yol gösterdiği ve yöneticilerin ise çalışanlarını koyun gibi güttüğü yazılıyor. Yöneticinin gücünü makamından ve otoritenin verdiği imkanlardan aldığını; liderin ise gücünü kişisel ilişkilerinden ve yardımseverliğinden kazandığını ortaya atıyorlar. Liderlerin çalışanlarını şevk vererek işe yönlendirdiğini; yöneticilerin ise otokratik güçleri ile korku ile iş yaptırdıkları ifade ediliyor.

Liderlerin ekip halinde çalışmaya ve "biz" kavramını öne çıkarmaya çalıştıkları anlatılıyor. Yöneticilerin ise makam derdinde ve "ben" merkezli bir yönetim tarzı sergilediği eleştiriliyor. Liderler hataları sahiplenip düzeltmeye çalıştıkları için çözüm odaklıdırlar. Yöneticiler ise hataları başkalarına atarak hatalardan uzak kalmaya çalışırlar. Liderler ekibini geliştirir, yönetici ise ekibini kullanır. Lider sorgular, yönetici emreder. Lider birlikte yola düşer, yönetici ise gidilecek yolu söyler ve gidilmesini bekler.

Yönetici kuralları uygular ve kuralların dışına çıkmaz ama lider yenilik getirir, kuralları iyileştirir. Yönetici sistemin aynen sürekliliğini sağlar fakat lider sistemi geliştirir, sistemi devingen hale getirir. Yönetici için kurallar, mevzuatlar, kanunlar önemlidir, liderler için kişilerin davranışları ön plandadır.

"Yönetici işleri doğru yapar, lider doğru iş yapar."

Liste bu şekilde devam eder gider. İlk bakışta liderliğin ne kadar önemli olduğu hissedilmektedir. Gerçekte bu kadar keskin çizgi var mıdır? Lider bu kadar iyi, yönetici bu kadar kötü ise neden çok az lider vardır? Lider olan yönetici olamaz mı? Ya da yöneticiler lider gibi davranamaz mı? Sorular daha da arttırılabilir.

Bu tür sınıflandırmalar ve birini diğerine üstün gösterme çabaları günümüz iş dünyasına yönelik yayınlarında çokça yapılmaktadır. Amerikan yönetim tarzına uygun olarak lanse edilmeye çalışan bu yönetim stillerinde herkesin lider olması bekleniyor. Bu ne kadar doğru? Ülkemize ne kadar uygundur?

Benim görüşüm: Bu iki kavramın zaman içerisinde birbirine yakınsayacağı şeklindedir. Liderlerin de biraz yöneticilik yapması; yöneticilerin de biraz liderlik vasfını kazanması gerekecek. Keskin çizgilerle ayrım yerine, birbirine yaklaşan stiller geliştirilmelidir. Salt yöneticilik yapmak ne kadar zor ve demode olsa da salt liderlik de yetersizdir. Kurumların, projelerin, ekiplerin hem yöneticiye hem de lidere ihtiyacı vardır. Sadece liderlik yapmaya çalışan birisi ekibini geliştirebilir ama sistemi yürütemeyeceği için bir süre sonra düzensizlik ortaya çıkacaktır. Sürekli yenilenme çabası bir süre sonra yenilenme kaosunu oluşturacaktır. Bir dengenin kurulması ihtiyaç olacaktır. Yeri geldiğinde liderler de yöneticiler gibi emretmeli, yöneticiler de liderler gibi dinlemeli, sorgulamalıdır.

Yönetici-lider vasıflı kişiler: "Doğru işi, doğru yapmayı" bilmelidirler.

Bence....

Son bir güzel sözle kapatayım: "Arkamda duran yöneticiyi, önümde giden lidere tercih ederim."