Translate

Kasım Şen - (Mütehayyil)

03 Nisan 2022

Neden Proje Yöneticisi?

 




Neden Proje Yöneticisi;

Ülkemizde her ne kadar günden güne farkındalığı artmış olsa da henüz proje yöneticisi konusunda yeterli bir anlayış bulunmamaktadır. Bu nedenle, "Neden proje yöneticisi gereklidir?" diyerek bazı görüşlerimi paylaşayım.

*Çünkü projeler de bir yöneticiye ihtiyaç duyar. Birilerinin iyi niyetle yürütmeye çalıştığı görevler, proje yönetimi değildir. Ayrıca bunlar uzun soluklu olamaz. Proje için zaman ayırmak, enerji tüketmek gerekir. Bunu da ancak bu işle görevlendirilecek, işi bu olacak kişi yani proje yöneticisi yapabilir.

*Çünkü, proje yöneticiliği yönetim fonksiyonudur. Ekibi yönetmek, müşteriyi yönetmek, üst yönetimi bilgilendirmek farklı bir yetenek gerektirir.

*Çünkü, proje yöneticiliği bir meslektir. Tasarım işlerinin yanında yürütülecek bir iş değildir.

*Çünkü, proje yöneticiliği şirkette işleri azalan ya da iyi tasarım yapamayan çalışanları oyalamak için verilecek bir görev değildir.

*Çünkü, projelerin plana ve takvime uygun yapılması gerekir. Tasarımcıların takvim kaygısı yoktur, olmaz da. Onlar işlerini yapmaya odaklanırlar. Çok iyi tasarlanan bir ürün zamanında yapılamıyorsa, çok da fazla anlamı yoktur.

*Çünkü, müşteri ile iletişimi kuracak birisi gerekir. Müşteriyi anlayışla karşılayacak, onları dinleyecek ve çözüm üretecek bir proje yöneticisi gerekir. Müşterinin kaybının telafisi yoktur. Proje ekibiyle, müşteri arasında iletişim kanalını yürütmelidir.

*Çünkü, proje yöneticisinin şirketin/bölümün stratejik hedeflerine sahip olması gerekir. Projeler ancak stratejik hedefler doğrultusunda geliştirilir.

*Çünkü, projelerde riskleri görecek bir yöneticiye ihtiyaç vardır. Birisinin bu riskleri görev olarak alıp, ortadan kaldırmaya çalışması gerekir. Bu da proje yöneticisinin asli görevidir.

*Çünkü, projelerde maliyet önemlidir. Satın alma ekibi, istenen ürünü temin etmeye odaklanır. Ancak projenin bütçesini korumak için proje yöneticisi gerekir.

*Çünkü, proje ekibindeki herkesle iyi iletişim içinde olması gerekir. Toplantılarda liderlik özelliği olmalıdır.

*Çünkü, proje yöneticisi büyük resmi görür. Ana hedeflere ulaşmak için gereken tüm ara hedeflerin tamamlanmasını sağlar

*Çünkü, proje yöneticisinin ağlamaya, mızmızlanmaya, şikayet etmeye, çözümsüzlüğe hakkı yoktur.. 


Ve son olarak;

"Proje geliştirme, bulmacanın elimizdeki parçalarını, bizim kadar kafaları karışmış olan başkalarının elindeki parçalarla birleştirmemizi öngörür. Bu yüzden projeler kaçınılmaz olarak bizleri bir filin çevresinde toplanmış kör adamlara dönüştürür ve ulaşamadığımız BÜTÜNÜ ANLAMAYA çabalarız. Bu durum UYUM peşine düşmemizi teşvik eder, çünkü hepimizin başarısı düzgün perspektifi bütünleştirmemize bağlıdır. Bu bütünleştirme UYUMDUR."

Abi

 



ABİ

Şirketlerde hepimizin unvanları var: Genel Müdür, CxO, Başkan, Direktör, Müdür, Şef, Lider, Başmühendis, Baştekniker vs vs.. Hepsinin de birbirleri arasında hiyerarşik yapılandırmaları var. Çoğunlukla kıdem ve terfi alınınca birisinden diğerine geçişler olmaktadır.

Ancak bir unvan var ki, ona ancak terfi olunur, ondan ötesi ve üstü yoktur: ABİ..

"Abi" sadece yaşça büyük olmakla kazanılan bir unvan değildir. Yaşça veya kıdem olarak büyük olanlara "xxx Bey" denilerek de geçiştirilebilir.

Abi; samimiyet içerir, duygusal bir bağın kurulduğunu gösterir, güveni ifade eder, saygıyı içtenlikle ortaya koyar, iletişimi güçlendirir, bağlılığı net biçimde temsil eder, geçmişten gelen bir hukukun olduğunu belli eder, unvanların aralarında çok da hükmünün olmadığını, içten bir hiyerarşinin oluştuğunu anlatır..

Abi, yol gösterendir, yardım edendir, güvenle konuşulabilendir, derdini anlatabileceğin bir dosttur, saygılıdır, tevazu sahibi yani mütevazıdır, deneyimlerini aktarandır, paylaşandır, hem verendir hem de gerektiğinde sizden bir şeyleri almaktan, istemekten çekinmeyendir.

Gelecekte bir gün bu unvana terfi olabilmek temennisiyle..

Hoşça kalın..

13 Mart 2022

OGS'NİN ARDINDAN..

 




OGS'NİN ARDINDAN..

1998 yılında yeni mezun bilgisayar mühendisi olarak ilk çalıştığım proje Otomatik Geçiş Sisteminin (OGS), Ziraat Bankası Sistem Merkezi (HOST) tarafındaki yazılımların geliştirilmesiydi. Çok değerli insanlar olan, ilk yöneticim, ilk şefim ve iş ahlakımı kazandıran Halenur Hanım ve kadim dostum Filiz Hanım ile birlikte çalıştık. İlk göz ağrım, ilk gurur duyduğum işti.

Geçiş noktalarındaki bilgiler ASELSAN tarafından toplanıp, dosya transferiyle bize geliyordu. Merkezde veriler işleniyor ve bakiye bilgileri yine dosyalar şeklinde geçiş noktalarına aktarılıyordu. O günün şartlarında en verimli sistem çözümü böyleydi. Ne gelişmiş internet uygulamaları vardı, ne de mobil sistemler vardı. Kodlamayı Cobol ile yapıyorduk. Unisys Ana bilgisayar (mainframe) üzerinde DMSII veritabanı kullanarak çalışıyorduk. Karmaşık SQL komutlarıyla hızlı sorgulamalar yapıyorduk. Milyonluk veriler, o günün sistemlerinin gücüne göre 5-10 dakikada işleniyordu.

OGS ilk olarak 1999 Haziran ayında devreye alındı. Ve ilk fiyaskolarımızı yaşadık. Murphy bizden önce yollara düşmüştü. Gece gündüz düzeltmeler yaptık. Kimlerin bilgileri vardı, kimlerin.. Herkesin sevdiği türkücülerden birisi bankayı arayıp, küfürler etmişti. 

Bugünlerde çook saygın gazetecilerden birisi gibi görünen kişi o günlerde sistemi kullandığını ve çok kötü olduğunu açıkladığı, ağır bir köşe yazısı yazmıştı. Ancak sistemde ne yazık ki kaydı yoktu.. Yalan bilgilerle doldurarak yazısını yayınlamıştı.. 

OGS'yi ilk alan kişilerden birisi, çok ünlü bir sinema oyuncusuydu. Ne yazık ki, kısa süre sonra vefat etti.. Ve daha nice anılar..

Karayolları Genel Müdürlüğü, 31 Mart'tan itibaren OGS kaldırılarak, otoyol ve köprü geçiş ücretlerinin HGS üzerinden tahsil edileceğini duyurdu. Her şey gibi OGS de yaşadı ve bitti.

Ne diyeyim, "kendisini iyi bilirdik"..

"İş Hayatına" fazla anlam yüklemeyin

 




"İş Hayatına" fazla anlam yüklemeyin..


Onun yerine, -varsa- "eş hayatına", "aile hayatına", arkadaşlığa ve dostluğa önem verin. İş hayatı, sizin verdiğiniz emek ve hizmet karşılığında kazandığınız paraya dayalı bir sistemdir. Yöneticileriniz, patronlarınız da bu üretileni satarak, yine aynı şekilde para kazanmaya çalışmaktadır. Bu kadar basit işte. Fazlasını beklemeyiniz.


"Çalışmak güzel olsaydı, kimse üstüne para vermezdi"


Profesyonel hayatın içindeyiz. İş hayatından beklentilerinizi yüksek tutarsanız, karşılanmayınca mutsuz olursunuz. Çıtayı çok yukarı çıkarırsanız, düştüğünüz zaman acısını fazla hissedersiniz.


İş hayatı elbette zor. Eğer ortada hukuki bir haksızlık yoksa, maaş ve sosyal haklarınızda illegal durumlar yoksa, çok duygusal olmaya gerek yok. Haksızlık olduğunu düşünüyorsanız da kanun ve hukuk içerisinde hakkınızı ararsınız. Sosyal medyada feryat etmeniz, ağlamanız, zırlamanız fayda vermez. Linkedin ağlama duvarı değildir.


Dostluklar da profesyonellikten doğar. Geçmişteki bir çok çalışma arkadaşımla ilerleyen süreçte ilişkilerimiz dostluğa dönüştü. Elbette herkes ile dost olacağız diye bir şey yok. "Anlam" ve "Değer" çok önemli kavramlar. Her şey anlamlı ve değerli değildir. Önemli olan neye "anlam" yüklediğinizdir.


İş hayatında tiatral olmayın..