Biz Büyük Bir Aile Miyiz?
Son zamanlarda çok sık duyduğumuz sözlerden birisi: “Biz
büyük bir aileyiz” Neredeyse tüm örgütsel yapılar, şirketler, kurumlar ve
topluluklar kendilerinin büyük birer aile olduklarını; çalışanlarının da bu
ailenin bir evladı, üyesi olduklarını söylemeye başladılar. Elbette burada
temel amaç, ekip içinde bir “aidiyet” duygusunun oluşturulması ve kişiler arası
bağlılığın arttırılmasıdır. Buna benzer şekilde “Hepimiz aynı gemideyiz”,
“Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için”, “güç birliği, amaç birliği, söz
birliği” gibi güzel ve heyecanlı sözler de kullanılmaktadır.
Özellikle şirketlerin yılsonu veya yılbaşı konuşmalarında yöneticilerin birçoğundan bu sözleri duymuşsunuzdur. Bazıları duygusal bir konuşmanın ardından, herkes tam kıvamına gelmişken, son cümlesini “xxx şirketinin büyük bir aile olduğunu” söyleyerek tamamlar. Motivasyon amaçlı verilen eğitimlerde de ekip olmanın en önemli kriterinin bağlılık olduğu belirtilip, tıpkı bir aile gibi güç birliği, amaç birliği içerisinde çalışmanın önemi vurgulanır.
Gerçekte öyle mi?
Şirketlerin bir aile olmasının imkanı var mı? Bence “HAYIR”..
Ülkemizde eski Türk filmlerinde gösterildiği gibi “Hulusi Kentmen” benzeri patronlar, baba rolünü üstlenen patronlar yoktur, sadece filmlerde kalmıştır! Çalışanlarına iyi davranan, kişilikli, yardımsever patronlar elbette var, ancak hiç biri babanız gibi değildir, olamaz da!
Hiçbir yönetici de “Adile Naşit” gibi merhametli, sevecen birer anne, ana değildir! Yöneticiler; karşısında göz yaşı dökeceğiniz, hatalarınız için merhamet dileyeceğiniz, kendinizi affetmesini bekleyeceğiniz, başınızı okşayıp, teselli edecek kişiler de değildir!
Madalyonun diğer tarafına da bakalım..
Hangi evlat, daha az harçlık verdiği için babasını değiştirmeye kalkar? Hangi baba yıl sonunda çocuğuyla performans(!) görüşmesi yaparak, harçlığına belli oranda zam yapar? Bir baba şöyle bir konuşma yapabilir mi? “Bu yıl benim istediğim şekilde derslerinde yüksek not almadın, benim isteklerimi yerine getirmedin, müzik kursunda piyano çalmayı öğrenemedin, bu nedenle seni düşük performansla değerlendiriyorum..”
Hangi çocuk, %20,%30 fazla harçlık verecek diye başka bir ailenin çocuğu olmayı düşünür? Ya da babasının işleri kötüye gitmeye başlayınca, arkadaşlarına haber salıp, “bizim evde işler kötüye gidiyor, yakında batacağız, bana da yeni bir aile(işyeri) bulsana” diye söyler?
Hangi baba çocuğunun birkaç hatasını görünce evlatlıktan atabilir? Ama şirketlerde bu kadar size müsamaha gösterilmez!
Bu nedenle, ne çalışanlarınız bir çocuğunuzdur, ne de patronlar birer baba, yöneticiler de annedir.. Bunlar profesyonel iş hayatıyla örtüşmeyen kavramlardır. Ortada hedef birliği vardır ve kazanmak, gelir elde etmek söz konusudur!
Çok değil, iki-üç ay maaşınız yatmayınca ortada ne aile kalır, ne de aidiyet!
1 yorum:
Çok doğru ve isabetli. Tebrikler Kasım bey.
Yorum Gönder