YÖNETİLMEYİ ÖĞRENMEK
İnsanın doğası gereği herkes yönetici olmayı arzular. Ego dediğimiz benlik, güç sahibi olmayı ve hükmetmeyi dürtülemektedir. Dolayısıyla yönetici olmanın güç sahibi olmayı, yetkili ve yetkin olmayı sağladığı düşünülür. İktidar kelimesinin kökeninde de "kadir olmak" yani bir şeyleri yapmaya ve yaptırmaya gücü olmak yer alır.
Yönetici olup emrinizin altında onlarca, yüzlerce kişinin olması ve onlara emirler verip, istediğinizi yaptırabilmek birçok kişinin hayalidir. Çok az insan, başkalarını yönetmeyi istemez. Çünkü benlik ve nefis bundan haz duymaktadır.
Ancak yönetmekten daha zor olan şey: "Yönetilmeyi Öğrenmektir". Birisinin emri altında çalışmak, onun isteklerini yerine getirmek insanın benliğine zor gelmektedir. Üstelik geçmişte yöneticilik yapmışken, tüm yetkilerini ve erkini bir kenara bırakıp yönetilen pozisyonuna geçmek birçok kişinin kaldıramayacağı bir durum olmaktadır. Yönetmeyi öğrenmenin bilinen kuralları ve yöntemi var. Yöneticilikle ilgili dersler, okullar var. Ancak hiç kimseye nasıl yönetilmesi gerektiği ile ilgili birşeyler öğretilmez. Google'da "yönetilmeyi öğrenmek" diye yazdığınız zaman bile "yönetmeyi öğrenmek" ile ilgili sonuçları veriyor. Sizin hatalı bir sorgulama yaptığınızı düşünüyor.
KAREL Elektronik A.Ş, Teknik Murahhas Üyesi, Sayın Yaman Tunaoğlu 2015 yılında yapılan Büyük Sıçrama Paneli'nde "Girişimci Adaylarına Öneriler" konulu konuşmasında (*) "Yönetmek için önce yönetilmeyi öğrenmek gerekir" demiştir. Yine konuşmasında yeni kurulan girişimcilerdeki CEO, CTO gibi unvanlara olan hevesin gerekli olmadığını belirtmiştir.
Gerçekten bazen elimize uzatılan kartvizitlerde 5-10 kişilik firmaların çalışanlarında CEO, CTO gibi unvanlar yazdığını görüyoruz. CxO gibi bir kartviziti olmayan kişilerin itibar görmeyecekleri, dikkate alınmayacakları gibi kaygıları var. Ancak insanlar sizin kartvizitinizde ne yazdığından daha çok yıllık cironuza, hisse senedinizin fiyatına veya çalışan sayınıza bakmaktadır. Elimizde kalan birçok kartvizitteki CxO unvanlı kişilerin ve firmaların yerlerinde yeller estiğini görüyoruz. Şimdi çoğunun ismi bile hatırlanmıyor.
Yönetilmeyi öğrenmenin ilk koşulu; sizin öğrenme açlığınızdır. Her şeyi ben bilirim anlayışını bir kenara bırakıp; çalışma arkadaşlarınızdan, dostlarınızdan ve hatta rakiplerinizden deneyimler karşılığında ortaya çıkan şeyleri öğrenmeye çalışmaktır. Bir yöneticinin emri altındayken, kendi benliğinizin ihtiraslarını bir kenara bırakıp; olaylar ve sorunlar karşısında birlikte çalışabilmeyi kaldırabilmektir.
Bugünkü yöneticilerin geçmişte birileri tarafından yönetildiğini unutmamak lazım.
Ve en güçlü yöneticilerimiz ise her zaman "müşterilerimiz"dir. Onların bize verecekleri dersler her zaman ağır olacaktır!
(*): Panel Konuşmasının Linki https://youtu.be/UJykNDVPcTA?t=481
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder