Translate

Kasım Şen - (Mütehayyil)

16 Nisan 2024

İLERİ TEKNOLOJİ JİKLET SANAYİİ

 



İLERİ TEKNOLOJİ JİKLET SANAYİİ

Başrolünde Kemal Sunal’ın oynadığı “Köşeyi Dönen Adam”, Atıf Yılmaz'ın yönettiği 1978 yapımı siyasi içerikli komedi filmidir. Senaryosu Müjdat Gezen'in 1974 yılında yazdığı Eşeğin Karnındaki Elmas isimli romanından uyarlanmıştır. Filmde Kemal Sunal’ın canlandırdığı Adem karakteri bir jiklet (sakız) firmasında çalışmaktadır. Sanırım o yıllarda henüz sakız kelimesi yaygın kullanılmıyordu. Jiklet, ciklet, çiklet gibi kullanımları vardı. ABD’li “Chiclets” isimli firmanın ürünlerinden dilimize geçmiştir.

Filmde “İleri Teknoloji Jiklet ve Şekerleme Sanayii A.Ş” firmasının müdürü, yönetim kurulunun bazı zafiyetlerinden yararlanarak gerçekleri saklamaya çalışır. Ancak Adem her şeyi karıştırır, olanlar olur. “Mister Dörtnal” denilen eşek gelince ise herkesin gerçek yüzleri ortaya çıkar. Eşeği yönetim kurulu başkanı bile yapmaya kalkarlar.

“Fukara sümüğü gibi dilimize yapıştı!”

Film birçok konuya eleştirel açıdan yaklaşmaktadır. Bence iş dünyası açısından değerlendirilmesi gereken yönlerinden birisi Adem’in çalıştığı firmanın ismidir. Yabancı kökenli bazı kelimeler dilimize öyle yapışıyor ki zaman içinde söküp atamıyoruz. İyi ki Aydın Köksal hocamız gibi dilimize sahip çıkanlar varmış da en azından “bilgisayar, iletişim, bilişim, donanım, yazılım, veritabanı” gibi birçok Türkçe kelimeyi dilimize kazandırmışlar. Ne yazık ki günümüzde bu konularda hassasiyeti olan hocalarımız pek kalmadı.

“Plaza Sakızımız: İleri Teknoloji!..”

Dilimize pelesenk olmuş birçok yeni nesil kavramları yerli yersiz kullanmaya çok yatkınız. Bu arada pelesenk de bir tür yapışkan reçine demekmiş. Onu da sakız gibi ağzımızda geveleyip duruyoruz. Bunlardan birisi de “İleri Teknoloji” ifadesidir. Kime sorsanız herkes ileri teknolojik çalışmalar yapıyorlar. O kadar çok ileri teknoloji yapıyoruz ki herkes arkamızdan bizi yakalamaya çalışıyor sanki. Bir şeyler konuşurken “inovasyon”, “siber teknoloji”, “endüstri x.0” –sanırım en son 5.0 olmuştu- , “iş modeli”, “süreç”, “ekosistem” gibi kelimeleri bir buket yapıp kullanırsanız sizin önemli konulara değindiğinizi düşünürler. Çünkü bunlar yeni nesil sakızlarımızdandır. İş dünyasının diline yapışmış bu sakızları plaza dilinde çokça duyarsınız.

“Dilimizde tüy bitti, İleri Teknoloji bitmedi!..”

Bize ileri teknoloji diye yutturulmaya çalışılan bu sakızların birçoğunu bundan 30-40 yıl önce Avrupa ve ABD ortaya koymuştu, kullanmaktaydı. AR-GE faaliyeti diye devletten alınmaya çalışılan birçok teşvik primlerinin temelinde “İleri Teknoloji” ifadesi geçmektedir. Ne yazık ki birçok AR-GE faaliyeti “ARakla-GEtir” şeklindedir. Pek azı yenilikçi yöntemler içermektedir. Dilimizde tüy bitti ama şirketlerin ileri teknoloji projeleri bitmedi.  

Bizim de bu tarakta bezimiz olsun en azından. Biz de yeni bir firma ismi bulalım: “Kel Başa, İleri Teknoloji Tarak!..”

 



08 Nisan 2024

ZÜĞÜRT AĞA-2 (CENNET TAPUSU)

 

ZÜĞÜRT AĞA-2 (CENNET TAPUSU)

Züğürt Ağa filminden iş hayatına yönelik benzetimleri sunmaya devam ediyorum. Geçen yazımızda ağanın güreş tutkusunu ele alarak şirketlerde happy hours (mutlu saatler) ismi verilen kutlamaları eleştirmiştim. Yine filmin dikkat çeken başka sahneleriyle devam ediyorum. Filmde ağanın desteklediği ve marabalarından oy vermesini istediği partinin seçimleri kaybettiği bir sahne vardır. Seçimde ağanın desteklediği partisine sadece 1 oy çıkmıştır, o da kendi oyudur. Tüm köylüler, köydeki şıh’ın (şeyh, dini önder) vadettiği cennet tapusu nedeniyle karşı partiye oy vermişlerdir. Hatta ağanın babası bile buna kanmıştır.

“Size kimler cennet vadediyor?!”

Tıpkı şıh gibi, iş hayatında da bazı şirketler, bazı yöneticiler zaman zaman çalışanlarına cennet vadederler. Öyle bir hayal satarlar ki; çalışanlar, inandıkları doğrularla ters düşse bile bunlara inanabilirler. Hatta, bu cenneti satanların niteliğine, eğitimine ve bilgisine bile bakmadan kanabilirler. Hepimiz iş hayatımızın değişik zamanlarında cennette tapu pazarlayanlarla karşılaşmışızdır. İçimizden kananlar, inananlar ve mağdur olanlar da olmuştur. Vaat edilen cennet tapusunun gerçek olmadığını anladığımızda artık çok geç olmuştur. Geri dönüş ise bazen imkansızlaşmıştır. Size kim cennet tapusu satmaya çalışıyorsa, önce kendisinin aldığı cennet tapusunu sorgulayın. Şirketlerdeki cennet tapuları yani makam ve mevkiler çoktan başkaları tarafından istimlak edilmiştir, işgal edilmiştir. Size cennet yerine cehennemin dibini bırakmışlardır..   

“Koyunu gütmeye bir tutam ot yeter!”

Bazen ekibinizdeki en iyi çalışanları çekmek için de cennet tapuları kullanılabilir. Ekibinizdeki bir çalışan başka firmaya geçeceğini söyleyerek, kendisine vaat edilen imkanları anlatabilir. Her ne kadar siz kendisine bunların gerçekçi olmadığını anlatmaya çalışsanız da ikna etmeniz kolay olmayacaktır. Çünkü sizin tavuğunuz artık komşunuza kaz görünmüştür. O tavuk da kendisini kaz olarak görmeye başlamıştır. O çalışan, kendisini artık vaat edilen cennette hayal etmeye başlamıştır.

Ekibinizdeki çalışanların bu tür boş vaatlerle kandırmalarını istemiyorsanız, siz bu dünyadaki gerçek tapuları kendilerine sunmalısınız. Bunu da geç kalmadan, başkaları cennet tapuları vadetmeden yapmalısınız. Yoksa sonradan vadedeceğiniz şeylerin önemi kalmayacaktır. Filmdeki ağa da köydeki çalışanlarına hakları olan geliri vermiş olsaydı, onlar da şıha inanmayacaklardı.

“Küçük rüşvetler, büyük ahlaksızlıkları doğurur!”

Filmde ağa, sözde köylülere küçük rüşvetler vererek kendi partisini kazandırmaya çalışmıştır. Köylüler de hayal ürünü olan cennet tapuları karşılığında ağaya karşı büyük bir nankörlük etmişlerdir. Dolayısıyla onların yaptıkları da ahlaksızlık olarak görülebilir. Ancak her şey ağanın verdiği küçük rüşvetin karşılığında gerçekleşmiştir.

Şirketlerde de, çalışanların küçük ikramiyelerle, ödüllerle ve övgü dolu sözlerle kendisine biat etmesini isteyen yöneticiler de aynı şekilde büyük ahlaksızlıkların önünü açmış olacaktır. Sizin her yaptığınızı onaylayan, her sözünüzü alkışlayan, herkesin önünde size biat eden, tasdikleyen çalışanlarınız varsa dikkat ediniz. Sizin verdiğiniz küçük rüşvetler bitince ya da başkaları daha fazlasını verince size karşı geleceklerdir. Şunu unutmamak gerekir:

“Cennetin tapusu üç kuruşluktur; alan da, satan da aynı değerdendir!”