YAPMAK ve YIKMAK
Ne güzel yazmış M.Akif Ersoy aşağıdaki dizelerde.. Diyor ki özetle, Süleymaniye gibi o muhteşem eseri yıkmak için birkaç çolpa herif yeterken; onu yeniden yapmak için bir güçlü irade (Muhteşem Süleyman) ve bir büyük koca usta (Sinan) gerekir..
“ Yıkmak insanlara yapmak kadar kıymet mi verir?
Onu en çolpa herifler de
emin ol becerir
Sade sen gösteriver işte
budur kubbe diye
İki ırgatla iner şimdi
Süleymaniye
Ama gel kaldıralım dendi
mi heyhat o zaman
Bir Süleyman daha lazım
yeniden bir de Sinan”
Kurumlarda işleyen yapıların/sistemlerin de
önünde kazma ile bekleyenler olur elbette! Yıllar içerisinde temeli atılan,
inşa edilen ve iyileşerek büyüyen her güzel işin mutlaka bir celladı olur. Çok
değil, birkaç gün, birkaç ay içerisinde indiriverir kılıcını düzenin köküne..
Heba olur onca çaba, onca emek!
Ama gel yeniden yapalım desen, ortadan kaçacak
kişilerdir o cellatlar. Bilirler ki; başka yerlerde, başka kurumlarda yıkılacak
başka sistemler bulurlar kendilerine..
Sonrasında herkes çeker gider, uzaklaşır
yıkıntının yakınından. Ta ki! Bir başka cesaretli bir yürek gelene kadar..
Toplar yeniden gönülden inanan, gözü pek, dili sivri, güçlü, sabırlı ve
cesaretli yiğitleri. Yıkılanı, döküleni, kırılanı onarır ve yeniden inşa eder
güzel olanı..
Bir cellat daha belirir kapının önünde, birkaç
da çolpa herif ellerinde kazma..
Ve ne güzel söylemiş çağdaş ozan Barış Manço:
“Bu kafayla bir baltaya sap olamazsın ama
Gün gelir sapın ucuna olursun kazma “
