Translate

Kasım Şen - (Mütehayyil)

cellat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
cellat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Temmuz 2025

YAPMAK ve YIKMAK

 

YAPMAK ve YIKMAK

Ne güzel yazmış M.Akif Ersoy aşağıdaki dizelerde.. Diyor ki özetle, Süleymaniye gibi o muhteşem eseri yıkmak için birkaç çolpa herif yeterken; onu yeniden yapmak için bir güçlü irade (Muhteşem Süleyman) ve bir büyük koca usta (Sinan) gerekir..

“ Yıkmak insanlara yapmak kadar kıymet mi verir?

 Onu en çolpa herifler de emin ol becerir

 Sade sen gösteriver işte budur kubbe diye

 İki ırgatla iner şimdi Süleymaniye

 Ama gel kaldıralım dendi mi heyhat o zaman 

 Bir Süleyman daha lazım yeniden bir de Sinan”

 

Kurumlarda işleyen yapıların/sistemlerin de önünde kazma ile bekleyenler olur elbette! Yıllar içerisinde temeli atılan, inşa edilen ve iyileşerek büyüyen her güzel işin mutlaka bir celladı olur. Çok değil, birkaç gün, birkaç ay içerisinde indiriverir kılıcını düzenin köküne.. Heba olur onca çaba, onca emek!

Ama gel yeniden yapalım desen, ortadan kaçacak kişilerdir o cellatlar. Bilirler ki; başka yerlerde, başka kurumlarda yıkılacak başka sistemler bulurlar kendilerine.. 

Sonrasında herkes çeker gider, uzaklaşır yıkıntının yakınından. Ta ki! Bir başka cesaretli bir yürek gelene kadar.. Toplar yeniden gönülden inanan, gözü pek, dili sivri, güçlü, sabırlı ve cesaretli yiğitleri. Yıkılanı, döküleni, kırılanı onarır ve yeniden inşa eder güzel olanı..

Bir cellat daha belirir kapının önünde, birkaç da çolpa herif ellerinde kazma..

Ve ne güzel söylemiş çağdaş ozan Barış Manço:

“Bu kafayla bir baltaya sap olamazsın ama
Gün gelir sapın ucuna olursun kazma “  


22 Mayıs 2021

KAFAM YERİNDE..

 



KAFAM YERİNDE..

Yazının başlığına bakarak sakın bunu sarhoş bir halde yazdığımı düşünmeyiniz. Bilinçli şekilde yazılmıştır. Cellatlarla ilgili birçok hikaye anlatılır. Bunlardan bir tanesi gerçekliği bir yana, iş hayatına uyarlanabilecek bir benzetim içermesi açısından güzeldir.

Eskiden bir yerlerde mahkumlar ile cellatlar son gecelerinde birlikte eğlenirlermiş. Sabah da cellatlar, sarhoş mahkumların farkında olmadıkları anda kafalarını keserlermiş. Yine bir sabah mahkumlardan birisi cellada sormuş:"Neden hala kafamız kesilmemiş, yoksa affedildik mi?". Cellat ise :"Hayır ben işimi yaptım, ayağa kalktığın anda kellen düşecek". Gerçekten de öyle olmuş, mahkum ayağa kalktığı anda infazın yapıldığını anlamış.

İş hayatının hızla akan koşuşturmacaları ve mücadeleleri arasında birçok şeyin farkında olamayabiliyoruz. Belki de kafamız çoktan koparılmıştır ancak bizler henüz anlayamamış, idrak edememişizdir. Hala bulunduğumuz konumun, sahip olduğumuz ünvanların, iş çevremizin, dostlarımızın, iş arkadaşlarımızın yerinde olduğunu düşünüyoruzdur. Gerçeği anlamak için, iş dünyasının sarhoşluğundan kendimize gelip, ayağa kalkmamız gerekecektir. İşte o anda kafamız yere düşecektir.

Ve ilginç olan ise; çoğu zaman cellatlarımızla son gecemizi güle oynaya, eğlenerek geçiririz!

Kalın sağlıcakla..


Not: Yazıda kullanılan fotoğraf İstanbul Topkapı Sarayı'ndaki "Cellat Çeşmesi"dir. Osmanlı döneminde cellatlar işini tamamladıktan sonra bu çeşmede kanlı kılıçlarını yıkarmış. Kesilen kafalar ise öndeki ibret taşının üstünde teşhir edilirdi.