Mazeretim Var Asabiyim Ben
MFÖ Grubunun 90'lı yıllarda çıkmış güzel bir şarkısıydı.
Sözlerinde boş konuşanlara karşı bir asabiyet hali vardır. Hepimizin çoğu kez
yaşadığı bu duygu-durum, güzel bir şarkıya dönüşüvermiş. Asabi olmak,
sinirlenmek ve bağırıp içindekileri dökmek, rahatlamak zaman zaman ihtiyaç
duyduğumuz, istediğimiz bir davranıştır. Çoğu zaman geçerli bir neden
aramaksızın, sinirlendiren şeyin anlamlı olup olmadığına bakmaksızın asabi
davranışlar sergilenir. O anda neden ve sonuç arasındaki ilişki kopar, ne
nedenler ne de sonuçlar düşünülür.
Özel yaşamda asabi olmanın kimi zaman faydaları da
görülebilir. Karşınızdaki kişiyi sizden uzaklaştırıp, çevrenizdekilerin
"bırak şu deli adamı, uğraşılmaz onunla" gibi sözleriyle birlikte hem
sindirme hem de uzak tutma imkânı sağlayacaktır. Bazen de korku yaratacak,
kişileri sizinle ilişki kurmaktan korkutacaktır. Elbette yalnız ve tek başına
kalmaya rağmen asabi olmayı istemek de bir tercih sebebidir. Zaman içinde
çevresinde kimselerin kalmadığını görünce iş işten geçmiş olacaktır.
İş hayatında ise asabi olmak artık tercih sebebi falan
değildir. Konuma göre asabi davranışların etkileri ve sonuçları çok farklı
olmaktadır. Özellikle yöneticilerin asabi davranışları doğrudan işlerini ve
birlikte çalıştıkları üstlerini ve astlarını etkilemektedir. Ülkemizde konumu
ve gücüne bağlı olarak kademelerde yükseldikçe "asık suratlı"
yönetici profili artar. Her kademe arttığında yöneticiler daha az güler, daha
çok asık suratlı olur, çevresindekilere asık suratlarıyla daha çok korku saldıklarını
düşünürler. Bu özellikle emir-komuta şeklinde organize olan kurumlarda çok
fazla hissedilir, görülür. Üst yöneticinin veya komutanın kendisine bağlı
çalışan astlarının yanında gülmesi ve hatta gülümsemesi bile görülmez.
Ancak garip bir çelişkidir ki; hem toplumumuz hem de
çalışanlar, astlar ve işbirliği içindeki aynı seviyedeki yöneticiler, her zaman
üst yöneticilerinin asık suratlı, asabi ve sürekli bir şeylere sinirlenen
kişiler olarak görünmelerini beklerler, kabullenirler. Filmlerde çoğu kez
çalışanın yüzüne bakmadan asık suratla önüne gelen evrakları imzalayan yönetici
rolü gösterilir. Toplumda da böyle bir algı oluşmuştur. Beklentiler bu
yöndedir.
Gelişen dünyada, ülkemizin aksine sinirlerine hâkim olan,
öfke yönetimini sağlayan, öfke yönetimi konusunda eğitim almış, asabi olsa da
bunu çalışanlarına aktarmayan yöneticiler artık sahne almaktadır. Google,
Apple, Facebook vs. yöneticilerinin asık suratlı, çevresine korku salan, asabi
davranışları olan bir fotoğrafı veya görüntüsüne rastlanılmaz. Artık bu şekilde
bir yönetim anlayışı giderek yok olmaktadır.
Ülkemizde de zamanla asabi yöneticilerin azalacağına
inanıyorum. Hiçbir yönetici veya lider "mazeretim var, asabiyim ben"
veya "ne yapayım, öfkeme hâkim olamıyorum" diye kendisini
savunmayacaktır. Bazı yöneticilerin "sinirliyim ama ben olduğum gibi
görünüyorum, içim dışım bir" gibi hem asabi hem de kendini haklı çıkaracak
gerekçeler üretmesinin de artık önemi kalmayacaktır. Sinirlendiği zaman
çalışanlarına ağzına geleni söyleyen, sonra da "insanları idare etmek için
böyle davranmam lazım, ben de üzülüyorum ama biraz yüz verirsen kimse sözünü
dinlemez" benzeri lafları söyleyen yöneticilerin sadece işleri idare eden
idareciler olduğunu, asla lider olamayacaklarını düşünüyorum.
Öfkeyle ancak çalışanlar sindirilir, korkutulur. Gerçek
liderler, öfke kontrolünü yapabilenlerdir.