Translate

Kasım Şen - (Mütehayyil)

29 Mart 2020

Bardağın Dolu Tarafı



Bardağın Dolu Tarafı


Dünya amansız bir salgının pençesinde kıvranırken, ülkemizde de bazı önlemler alınmaya çalışılıyor. Ancak toplumsal farkındalığın yeterince sağlandığını söylemek çok zor. Eskiden gelen "bize bir şey olmaz" veya "bize bulaşana kadar çaresini birileri bulur" anlayışı nedeniyle bilerek veya bilmeyerek salgının yayılmasına sebebiyet oluyorlar. Devletin bazı kısıtlamaları da bunu önlemekte yetersiz kalabiliyor. Sanırım daha sıkı önlemler alınacak. Virüsün dünya üzerinde ekonomik, siyasi ve toplumsal birçok yapıyı ve dengeyi yerinden sarsacağını görmek çok kolay. Şimdiden Avrupa Birliği içinde birbirlerine yeterli destek vermeyen ülkelerin, birbirlerini suçladıklarını görüyoruz. ABD bu konuda Çin'i suçluyor. İngiltere virüsle savaşta geç kalmakla suçlanıyor. Buna benzer başka görüşler vs..




Bundan birkaç ay öncesine kadar dünya farklı konular konuşuyordu. Tüm dünya dijital teknolojileri ve teknolojilerin tüm dünyayı nasıl küreselleştirdiğini överek anlatıyordu. Her konferansta Steve  Jobs amcadan örnekler verilerek, mobil dünyada yazılan birkaç teknolojik gelişmeyi ağızlarından sular akıtarak anlatıyorlardı. Sanki tüm dünya hipnotize olmuş bir halde, "neden biz bunu yapamadık" diye hayıflanıyordu. Google, Facebook, Linkedin, Instagram ve diğerleri herkesin dilindeydi.. "Abi küçücük çocuk bir yazılım yazmış, binlerce dolar kazanmış" diye birbirlerini motive etmeye çalışan gençler vardı.

Teknoloji uzmanlarının katıldığı bir seminerde, yine benzer şekilde dijital teknolojilerin hayatımızı ne kadar değiştirdiğini konuşuyorduk. Orada bir uzmanla aramızda geçen sohbette; "dijital teknolojilerin, üretim ve somut araştırma-geliştirme çalışmaları yapılmazsa yetersiz olacağını, illa ki üretim ve fabrikaların olması gerektiğini" anlatmaya çalışmıştım. Karşımdakiler ise yine Facebook ve Google örneklerini vermeye devam etmişlerdi.  Bir virüs çıktı, gündemi değiştirdi.

Herkes neden sağlık teknolojilerine önem verilmediğini, neden aşı fabrikalarımızın olmadığını, nasıl ilaç üretebileceğimizi konuşmaya başladılar. Somut bir şeyler üretemiyorsak, sayısal teknolojiler yetersiz kalıyor. Her zaman aynı şeyi söyleyeceğim: Fabrika ve üretim yapmamız şart!

Geçmişteki bir yazımda Maslow Teorisi ve İhtiyaçlar Piramidi konusuna değinmiştim. Burada belirttiğim gibi piramidin tabanında fizyolojik ihtiyaçlar vardır. Açlık, susuzluk gibi yaşamsal gereksinimler bu kategoridedir ve insanın yaşamını sürdürebilmesi için en önemli olanı bu ihtiyaçlardır. Fizyolojik ihtiyacını gidermemiş bir kişi için diğer ihtiyaçların bir önemi yoktur. Yani aç veya susuzken dijital teknolojiler anlamlı olmayabilir. İkinci basamak güvenlik ihtiyacıdır. Burası dış tehlikelerden korunmayı içerir. Bu ihtiyaç, korunma, barınma, kural ve yasalara uyma gibi gereksinimlere dayanır.

Bugün geldiğimiz noktada salgın bizim yaşamımızı etkiliyor ve korunma gereksinimimizi ortaya çıkarıyor. Tüm insanlık yaşamsal ve korunma gereksinimlerini garantiye almadığı sürece sonraki gereksinimlerin karşılanması yeterli olamayacaktır. Bir virüs çıkar ve piramidin tabanına kadar bizi indirir.

Bu virüs salgının bazı faydaları olacağını ümit ederek, bardağın dolu tarafına bakmak istiyorum. Eğitimin aksamaması için geliştirilen uzaktan eğitim teknolojilerinin kullanılması çok önemlidir. Klasik okulda eğitim konusunun gelecekte tamamen ortadan kalkıp, uzaktan eğitim imkanları sağlanırsa; yeterli eğitim alamayan taşradaki öğrenciler için fırsat eşitliği sağlanacaktır. MEB'in bu konuyu daha ciddiye alıp, salgın gibi olağanüstü durumlar dışında da kullanılabilirliğini değerlendirmesi uygun olacaktır. Kim bilir, bu sayede taşrada bir köydeki çocuk da, büyük şehirlerdeki diğer öğrenciler gibi kaliteli bir eğitime erişim imkanına sahip olacaktır.

Bardağın dolu olan diğer tarafı ise, tamamen kapitalist düzenin kurallarına göre biçimlendirilmiş ekonomik sistemlerin, dışarıdaki diğer ülkeleri de dikkate alması gerektiğidir. Dünyamızda artık hiçbir devlet diğerlerinin sorunlarından bağımsız değildir. Çin'de çıkan bir salgın İngiltere'de, İtalya'da İspanya'da veya diğer gelişmiş, teknoloji zengini ülkeleri derinden etkileyebilmektedir. Bize bir şey olmaz demek artık imkansız. Bugün Çin'de çıkan salgının benzeri gelecekte Afrika'nın bir ülkesinde veya Güney Amerika'nın  dağlarında çıkabilir. Avrupa ve ABD bundan sonra bizi ilgilendirmez diyemeyecektir.

Dünya artık küçük bir köydür ve ülkeler birbirine ulalı evlerdir. Bir evde çıkan yangın, tüm köyü sarabilecektir. Bu nedenle, kapitalist düzenin ortaya koyduğu "ezebileceğin kadar ez, hatta yok et" anlayışının sonuçları bir gün sizi de vuracaktır. Çin'deki salgın sırasında Avrupa önlem almayı gerek bile görmedi. İran'a sıçradığında da sessiz kaldı. İtalya'ya sıçrayınca kısmen düşünmeye başladı. Şimdi ise tüm dünya etkilendi. Trilyonlarca dolar yatırım yapılsa da bu salgının yarattığı yıkımın üstesinden gelmek zorlaşacaktır. Çünkü güçlünün de üstesinden gelen minik güçlü bir varlıkla mücadele ediliyor.

Dünyanın savaş ve öldürücü silah teknolojilerine yaptığı yatırımları, sağlıklı bir dünya için yapmasının farkına varılmıştır. Bugün en gelişmiş silah sistemleri virüsü yok edemiyor.

Bardağın dolu tarafından bakmanın zamanı geldi. Umarım artık vahşi gelişmiş ülkelerin anlayışlarını revize edeceği günler de gelecektir.

Güzel günler göreceğiz, inanıyorum.

Hiç yorum yok: