.jpeg)
SARI ÖKÜZ
Sarı öküzün hikayesini bilir misiniz? Sanırım pek çok kişi bir yerlerden duymuştur veya okumuştur. Ben yine de bilmeyenler için kısa bir şekilde anlatmaya çalışayım.
Otlakların birinde, bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki
aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş. Ancak, öküzler saldırı anında bir araya
geldiği zaman, aslanların yapacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük
hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenemediği için bir çare
düşünmüşler. Aslanlar, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmışlar. Öküzlerle
tatlı dille konuşmaya başlamışlar:
-“Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün, buraya sizden özür
dilemek için geldik. Biliyorum, bugüne kadar sizlere zarar verdik ama inanın
ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Bütün suç hep o sarı öküzde. Onun
rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı
başımızdan alıyor. Biz de, barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz.
Sizinle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, sizde kurtulun ve yine barış içinde
yaşayalım”.
Boz Öküz ve heyeti bu sözler üzerine aralarında tartışmış ve
teklifi haklı bularak, Sarı Öküzü aslanlara vermişler. Bir süre sonra aslanlar
yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruğu istemişler. Öküzler, bu defa Uzun
Kuyruğu teslim etmişler. Bu olay her seferinde farklı bahanelerle sürekli
tekrarlanmış. Sayıları azaldıkça sonunda öküzler zayıflamışlar. Öküzler, birer
birer aslanların pençesinde can verirken, geriye birkaç öküz kalmış. İçlerinden
biri liderlerine,
-“Ne oldu bize, nerede kaybettik bu savaşı? Oysa, vaktiyle
ne kadar güçlüydük” diye sormuş.
Öküzlerin lideri, gözleri nemli şekilde
-“Biz”demiş, ”Sarı Öküzü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı.
Sarı Öküzü vermeyecektik…”
“Her taviz, bir sarı öküzdür!”
Bazı yöneticiler bazen küçük bir çıkar için, bazen de koltuklarını korumak için küçük küçük tavizler vermeye başlarlar. Bu tavizler kimi zaman bir personel olur, kimi zaman da bir değer, bir erdem olabilir. Zaman içinde bu küçük tavizlerin yerini büyük fedakarlıklar ve büyük kurbanlar alır. İşte o noktada yöneticiler tüm iradesini ve gücünü yitirir. Çünkü tavizler verdikçe, daha fazlası istenilecek, daha da fazlası talep edilecektir. İlk başta talep edilen küçük tavizler karşısında dik duruş sergilemiş olsalardı, bu durumla karşılaşmayacaklardı.
“Bir kereden çok şey olur!”
İş hayatında verilen sarı öküzlerin ilk mazereti “bir
kereden bir şey olmaz, canım” şeklindedir. Öyle ya, ufak bir taviz vermekle çok
şey kaybedilmez! Ancak işin sonu öyle değildir.
-Bir çalışan için tüm ekibi küstürmeyi göze almak;
-Koltuğunda bir gün daha fazla oturabilmek için ekibine
yapılacak saldırılara (mobbing) göz yummak, sessiz kalmak;
-Yöneticisine şirinlik yapmak için personelini küçük
düşürmek;
-Cüzdanını vicdanından ön planda tutmak;
-Herkese mavi boncuk dağıtırken, adaleti unutmak;
-Ben ne yaparsam yapayım, sıkıntı olmaz diye düşünmek;
-Herkes etrafından bir bir kaybolurken bile farkına
varamamak, görmek istememek;
İşte bunlar verilen birer sarı öküzdür. Bir kereden çok şey
olur, alışkanlık olur..
“Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez?!”
Siz sarı öküzleri verirken, onları çığlıkları her yere
yayılır aslında. Ancak duymazsınız, duymak istemezsiniz. Her bir taviz ardından
koskoca bir feryat, bir figan bırakır. Kaz gelecek diye tavuk esirgemeyenler,
sarı öküzleri de hiç esirgemeden kolayca kurban edecektir.
Ekiplerde kurban verilen sarı öküzlerin bıraktıkları
boşluklara bir gün o yöneticiler düşmeye başlayacaktır. Her bir çukura düştükçe,
verdiği tavizler aklına gelecektir. Ve asıl kaybettiği günü hatırlayacaktır.
Ancak artık nafile!..
Şiir:
Bu konuyu geçmişte yazdığım bir şiirim ile bitireyim:
SARI ÖKÜZ (25.05.2017)Kendimi, hemen ele verilecek,
gözden çıkarılacak
sarı öküz gibi hissediyorum..
sadece his değil,
düpedüz sararmış bir halde
sürüden gidecekmişim gibi
hazır bekliyorum..
saçlarım sarı mı?
değil!..
tenim: buğday kırmızısı
ama yine de
bu sürüde sarı öküzüm,
bekliyorum gözüm..
oturup karar vermişler,
azgın, aç aslanlara
verilebilecek tek diyet
kime niyet, kime kısmet
sarı öküzü feda etmişler..
şimdi, benden sonra
sıra kimde?