Translate

Kasım Şen - (Mütehayyil)

göç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
göç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Şubat 2023

DW:Savunma sanayisinde beyin göçü engellenebilir mi?


 


Savunma sanayisinde beyin göçü engellenebilir mi?

Alman Deutsche Welle (DW)  kanalında Sayın Ayşegül Ilgın'a verdiğim röportajı paylaşıyorum. 


"15 yıldır savunma sektöründe çalışan ve Savunma Sanayisi Proje Yönetimi Uzmanı olan Kasım Şen de planlanan kısıtlamaların diğer sektörlere de getirilebileceğine dair endişelerin olduğunu ifade ediyor. Şen, "Bu yasanın faydalı olacağını düşünmüyorum. Aksine, personelin ayrılma sürecini hızlandıracak. Hatta savunma sanayisi dışında çalışanlarda da 'bir gün bize de aynı yasaklar gelebilir' korkusunu ve diğer sektörlerde çalışanların da çıkışını tetikleyebilir" şeklinde konuşuyor.

Sektör çalışanlarının, deneyimlerinden dolayı doğal olarak düzenlemede belirtildiği üzere ,"aynı alanda faaliyet gösteren kurumlara" yöneleceğini belirten Şen, "Savunma sanayisinde çalışan bir kişi zaten benzer çalışma alanında devam etmek isteyecek. Ne yapsın? Savunma sanayinden çıkıp, inşaat sektörüne mi girsin, kasaplık mı yapsın?" diyor. "Korkunun yerine motivasyon getirilmelidir" şeklinde de ekliyor.

Proje Yöneticisi Kasım Şen, çözüm önerisi olarak göç edenlerin kaygılarının ve beklentilerinin iyi analiz edilmesi gerektiğini ifade ediyor. Tüm sektör temsilcilerinin, yasa koyucuların ve işverenlerin bir araya gelmesi ve "siyaset üstü" olarak gördüğü sorunun çözümüne psikolog, sosyolog ve ekonomistlerin de katılmasını savunuyor. Şen, "kısıtlayıcı" tedbirler getirmek yerine, çalışanların kalmasına olanak sağlayacak iyileştirilmeler yapılmasını önerirken, "liyakat" vurgusu yapıyor."


Link: https://www.inspiredminds.de/tr/savunma-sanayisinde-beyin-g%C3%B6%C3%A7%C3%BC-engellenebilir-mi/a-64472060

tıklayınız


25 Eylül 2022

YA BENİMSİN, YA DA KARA TORPAĞIN

 


YA BENİMSİN, YA DA  KARA TORPAĞIN..

Genç oğlan, sevdiği kız başkasıyla evlenince çılgına döner ve kızı vurur. Ardından da şöyle seslenir: “Seni benden başkasına yar etmemmm, ya benimsin ya da kara torpağınnn..” Ardından bir alkış kopar: “helal olsun çocuğa, ölümüne sevmiş!”.. Tipik bir Türk filminden bir sahne olarak düşünebilirsiniz. Farklı sözlerle ve konularla birçok kere işlenmiştir. “Ya benimsin, ya toprağın” sözü ünlü arabesk şarkıcısı Ferdi Tayfur’un 70’li yıllarda bestelediği bir şarkısının ve filminin de ismidir. Sevgi ve öldürmek ne kadar yan yana gelebilir?!

Burada hiç kimse olayın “nedenlerine”, “niçinlerine”, “nasıllarına” ve sebeplerine kafa yormak istemez. Kız, başkasıyla evlenemez! Buna cüret ederse de sonuçlarına katlanır.. Sorgulamaya, detayına inmeye, gerekçesini öğrenmeye gerek yoktur. “Ya o, ya ben”, o kadar..

Ülkemizde son yıllarda yurtdışına beyaz yakalı göçü yaşanıyor. Başta mühendis ve doktorlar olmak üzere birçok yetişmiş işgücümüz Avrupa’ya veya diğer kıtalara gidiyor. Özellikle savunma sanayii firmalarında ve bunlara bağlı çalışan yan şirketlerdeki yetişmiş mühendislerin birçoğu Almanya’ya ve Hollanda’ya gidiyor. Deneyimli bir mühendis ve doktor kolay yetişmiyor. Ancak Avrupa ülkeleri, kendi mühendislerine verdikleri baz ücretleri teklif ederek, kolayca mühendislerimizi çekebiliyor. Ülkemizin ekonomik şartları nedeniyle ücretler arasında uçurum oluşabiliyor. Elbette bu da cazip geliyor.

Bizler aslında buzdağının görünen kısmıyla ilgileniyoruz. Henüz yurtdışına gitmemiş, gitmek için çabalayan ancak henüz kabul edilmemiş, istenen şartları sağlayamayan, ilk fırsatta gitmeyi kafasına koymuş birçok kişi(ler) de bulunmaktadır. Belki de arayışlarının devamında onlar da gideceklerdir. Ülkemizden gidenlerin çok az bir kısmı geri dönmüş olabilir ancak birçoğu yıllarca dönmemek üzere ülkemizden ayrılmış durumdadır. Belki de iş hayatından çekildikleri zaman, emekliliklerini yaşamak için döneceklerdir. Büyük bir yatırım kaybı, ciddi bir sorun..  Bunun birçok nedenleri, niçinleri, sebepleri var. İşte bunlardan birkaç örnek paylaşacağım.

Öncelikle kazanılan maaşlar ile satın alma gücünün aynı oranda artmaması önemli bir neden. Artık ne kadar zam yapılsa bile aradaki farkı kapatmak kolay değil. Yüksek maaşları da şirketlerin taşıması imkansız. Kısır bir döngü oluşmaktadır. Şirketlerde personellerin kariyer yolu üzerindeki pozisyonlara liyakat usullerine göre atama yapılmaması da bir diğer neden. Çalışanın kendisini aday gördüğü bir pozisyona, liyakat sahibi olmayan tepeden inme birisinin getirilmesi tüm umutlarını tüketmektedir. Yetişmiş çalışanlar önlerinin kapandığını düşünerek, arayışa geçmektedirler. Kendilerini teknik anlamda geliştiremeyeceklerini düşünmeleri de bir başka neden. Birçok çalışan rutine girdikleri çalışma hayatında, yeni teknolojileri ve yeni çalışma alanlarını deneyimleyebilmek için yurtdışına gitmek istemektedirler. Günümüzde insanlar artık yıllarca aynı işi yaparak hayatını kazanmayı anlamsız bulmaktadır. Sürekli gelişim için firma içinde rotasyonlar ve farklı görevlendirmeler yapılması gerekmektedir. Bunun dışında başka birçok neden daha sayılabilir.

Bütün bu sebeplerin detaylarına inilmeden, çözüm için çalışmalar yapılmadan; sırf ülkemizi terk ettikleri için çalışanları suçlamak en basit ifadeyle kolaycılık olacaktır. Yurtdışına gidenleri engellemeye yönelik yasaklar, engeller ve korkular ise ters tepecektir. Belki de süreci daha da hızlandıracaktır. Olayın “nedenlerine”, “niçinlerine”, “nasıllarına” ve sebeplerine kafa yormadan “ben yetişmiş personelimi kimseye kaptırmam” diyerek yaklaşılmamalıdır.

Bu sorunun çözümü için kolektif bir akla ihtiyaç vardır. Bir kurumun, bir firmanın, bir kişinin tek başına çözüm üretebileceği kadar basit bir sorun olmaktan çıkmış durumdadır. Çözüm için tek bir yöntem yerine farklı argümanlar geliştirilmesi faydalı olacaktır.