RİSK İŞTAHI
Herkesin hayali sıfır riskle yaşamını sürdürmek ve
kazanmaktır. Ne yazık ki, bu durum gerçekçi değildir ve hayalden öteye
gitmeyecektir. En basit kararımızda ve yaptığımız hareketlerde / aktivitelerde
mutlaka risk vardır. Çünkü riski oluşturan çevre, toplum ve organizasyonlar her
zaman aktiftirler ve risk üretmeye devam ederler. Birçok riskin olasılığı çok
düşük olduğu için düşünmeye bile gerek duymayız. Evimizde otururken sokakta bir
patlama olması, binanın yıkılması, yangın çıkması, silahlı saldırı olması vb
riskler elbette vardır. Bunlardan birkaçı zaman zaman gerçekleşir ve hayatımızı
değiştirir. Ancak bu riskleri önlemeye çalışarak yaşamı sürdürmek de hayatı
epey zorlaştıracaktır.
Aynı durum firmalar için de geçerlidir. En küçük olasılıklı
riskleri bile düşünerek karar alamayan, her türlü risklerden korkan bir
patronun işlerini devam ettirmesi elbette çok zordur. Firmalar aslında
insanlardan daha yıkıcı, telafi edilmeyecek riskleri göze alarak büyümeye
çalışırlar. Firmalarda risk yönetimi kapsamında ele alınması gereken
kavramlardan birisi de “risk iştahı” seviyesidir. Her firma risk almalıdır
ancak firmaların alacakları risklerin büyüklükleri farklı düzeylerde olabilir.
Buna göre “Risk İştahı”; firma yönetiminin amaçları doğrultusunda kabul etmeye
(tolere etmeye/maruz kalmaya/önlem almamaya) hazır olduğu en yüksek risk
düzeyidir. Risk iştahı kavramı, bu düzeyin üzerindeki risklerin kabul
edilemeyeceğini ve önlem alınması gerektiğini ifade eder.
Firmaların risk iştahı düzeyini hem firma mali gücü hem de
dış etkenler belirler. Risk İştahı; iç ve dış çevre, insanlar ve politikalardan
etkilenir. Bu kapsamda risk iştahı, Risk Yönetimi Stratejisi çerçevesinde,
kurum/birim/alt birim düzeylerinde yukarıdan aşağıya doğru belirlenir.
Dolayısıyla firma içindeki alt birimlerin risk iştahı düzeyleri birbirinden
farklı olabilir. Ancak hiçbir alt birimin risk iştahı, firma genel risk
iştahını aşamaz. Üst yönetimin kurum
düzeyinde belirlenen risk iştahı sınırları içinde kalınması şartıyla birimler/alt
birimler tarafından farklı iştah düzeylerinin belirlenmesi mümkündür. Çok risk
almak kadar, az risk almak da başarısızlığa neden olabilir. Risk iştahının düşük
olması güvenilir bir yönetim tekniği olarak görülse de yaratıcılık,
yenilikçilik (inovasyon) ve fırsatlardan yararlanma konusunda firmayı
sınırlayabilir. Riskin aslında bir fırsat olduğu gerçeğini de dikkate almak
gerekir.
Benzer yaklaşım, kurum içinde yürütülen projeler için de
geçerlidir. Firmanın stratejik planları, uzun vadede hedefleri ve projenin
geliştirildiği müşteri portföyüne uygun olarak projelerde izin verilecek risk
iştahı düzeyleri de farklılaşacaktır. Her proje, tüm kuruma tanınan risk
iştahına aynı düzeyde sahiptir diye düşünülmemelidir.
Proje yöneticilerinin, projelerini yürütürken farklı risk
iştahlarına sahip olması gerekir. Proje yöneticilerinin bunun farkında olması
lazımdır. Her projenin risk iştahı farklı düzeylerdedir. Projenin başarısını
alınacak risk düzeyleri belirleyecektir. Proje yöneticisinin riskleri göze alma
adına sahip oldukları inisiyatif, risk iştahı sınırını aşmamalıdır. Aksi halde
üst yönetim tarafından müdahale edilecektir. Ancak proje yöneticisi korkak bir
tavır içinde bulunarak; kurumun veya projenin risk iştahının çok altında
riskler almaya çalışırsa da projenin veya firmanın fırsatlarını elinden
kaçırabilir. Genelde projelere üst yönetim tarafından, projenin risk iştahı
düzeyi şu kadardır diyerek bir bildirim (deklarasyon) yapılmaz. Proje
yöneticisinin bu düzeyi öğrenmesi en uygunu olacaktır. Ancak bunun belirgin
veya net olmadığı durumlarda da karşılıklı görüşmelerle birlikte tahmin etmesi
gerekecektir.
Özetle; her kademede bir çalışanın risk iştahı düzeyi, aslında bağlı olduğu yöneticisinin risk iştahı düzeyidir. Ne gereksiz yere riskler alarak iş hayatını riske sokmalıdır, ne de fazla korkak davranarak fırsatları elinden kaçırmamalıdır.

