HİKAYEDEN İŞ'LER-8
"Hikayeden İş'ler" yazı dizimizde bu bölümde bir şemsiye tamircisinden bahsedeceğiz. Hikaye anlatıcılığın geçmişi meddahlık kültürüne dayanır. Meddah: Geleneksel Türk Halk Tiyatrosunun türlerinden biridir. Methedici, taklitler yapıp hoş öyküler anlatarak halkı eğlendiren sanatçıya ve oynadığı oyun türüne meddah denir. Arapçada övücü anlamındaki "methetmek" kökünden gelmiştir.Dolayısı ile meddah, metheden öven anlamındadır. Meddah, kıssahan (Araplarda), şehnamehan (Acem/Fars) ve mukallit (taklit eden) kelimeleri ile eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Meddahlar kasaba kasaba, şehir şehir dolaşarak bazen aynı, bazen de farklı hikayeler anlatırlardı. Anlatımlara gittikleri yörelerden katkılar yaparlardı. Bazen yöresel şiveyi taklit ederler, bazen ise yöredeki bir kahraman üzerinden hikayeler anlatırlardı.
Meddahlıkta önemli olan, dinleyicilerine keyif vermek, öğüt verici bir hikaye anlatmaktı. Meddah oradan ayrılsa bile uzun süre hikayeleri anlatılmaya, dilden dile aktarılmaya devam ederdi. Günümüze kadar gelen hikayeler vardır. Güzel hikayeleri olan meddahlar civar yerlerden davetler alırlar ve çoğunlukla gezgin bir hayat yaşarlardı. Anlatılan hikayenin etkisi ile birlikte meddahın anlatım şekli de tercih sebebi olmuştur.
Meddahlıkta önemli olan, dinleyicilerine keyif vermek, öğüt verici bir hikaye anlatmaktı. Meddah oradan ayrılsa bile uzun süre hikayeleri anlatılmaya, dilden dile aktarılmaya devam ederdi. Günümüze kadar gelen hikayeler vardır. Güzel hikayeleri olan meddahlar civar yerlerden davetler alırlar ve çoğunlukla gezgin bir hayat yaşarlardı. Anlatılan hikayenin etkisi ile birlikte meddahın anlatım şekli de tercih sebebi olmuştur.
ŞEMSİYE TAMİRCİSİNİN İŞİ NEDEN ÖNEMLİDİR?
*********************************************************************************
Küçük bir kasabada seyyar şemsiye tamircisi, yol kenarında küçük bir kutu üzerine oturmuş, arızalı şemsiyeleri tamir ediyordu. Adam, tamir edilecek kısımları dikkatle ölçüyor, itina ile yama koyuyor, telleri birer birer deneyerek güçlendiriyordu.
Tamirciyi hayranlıkla seyreden bir genç yanına yaklaştı ve:
-“İşinizi çok dikkatli ve özenle yapıyorsunuz” dedi.
Bir taraftan işine devam eden şemsiye tamircisi:
-“Evet, ben her zaman işimi iyi yapmaya çalışırım.” dedi
Genç konuşmayı sürdürdü:
-“Fakat bu kadar özenmenize, bu kadar dikkatli yapmanıza gerek yok ki. Bu zamanda buralara pek yağmur yağmaz. Bu yüzden müşterileriniz, yaptığınız işin iyi veya kötü olduğunu ancak siz buradan gittikten sonra anlayacaklar" dedi.
Şemsiye tamircisi:
- "Evet, haklısın. Ben gittikten sonra işimin farkına varacaklardır"
Konuşmaları devam etti:
-"Bu tarafa tekrar gelecek misiniz?”
-“Hayır.”
-“O halde, niye bu kadar titizsiniz?”
Şemsiye tamircisi delikanlıya bakıp bu soruya şöyle cevap verdi:
-“İşimi iyi yaparsam, benden sonra buradan geçecek başka bir tamircinin işi kolaylaşacak. Ben, eğer kötü malzeme kullanır ve baştan savma iş yaparsam, buranın halkı bunu er veya geç anlayacak ve benden sonra buradan geçecek tamirciye iş verilmeyecektir.”
Tamirciyi hayranlıkla seyreden bir genç yanına yaklaştı ve:
-“İşinizi çok dikkatli ve özenle yapıyorsunuz” dedi.
Bir taraftan işine devam eden şemsiye tamircisi:
-“Evet, ben her zaman işimi iyi yapmaya çalışırım.” dedi
Genç konuşmayı sürdürdü:
-“Fakat bu kadar özenmenize, bu kadar dikkatli yapmanıza gerek yok ki. Bu zamanda buralara pek yağmur yağmaz. Bu yüzden müşterileriniz, yaptığınız işin iyi veya kötü olduğunu ancak siz buradan gittikten sonra anlayacaklar" dedi.
Şemsiye tamircisi:
- "Evet, haklısın. Ben gittikten sonra işimin farkına varacaklardır"
Konuşmaları devam etti:
-"Bu tarafa tekrar gelecek misiniz?”
-“Hayır.”
-“O halde, niye bu kadar titizsiniz?”
Şemsiye tamircisi delikanlıya bakıp bu soruya şöyle cevap verdi:
-“İşimi iyi yaparsam, benden sonra buradan geçecek başka bir tamircinin işi kolaylaşacak. Ben, eğer kötü malzeme kullanır ve baştan savma iş yaparsam, buranın halkı bunu er veya geç anlayacak ve benden sonra buradan geçecek tamirciye iş verilmeyecektir.”
*********************************************************************************
Kariyer hayatımız boyunca çoğu zaman iş değiştirmek durumunda kalırız. İş yerine sadakat "X" kuşağında biraz daha fazla iken günümüz iş dünyasında etkin olan "Y" kuşağı ve gelecekteki "Z" kuşağında sık sık iş değiştirmeler olağan bir davranış olarak görülmektedir. Mezun olduktan sonra uzun yıllar tek bir firmada çalışıp, emekli olan çalışan sayısı çok çok az durumdadır. Günümüzde iş değiştirmenin gerekçesi sadece yüksek maaş olmamaktadır. İş hayatında sunulan imkanlar, kendini geliştirme fırsatları, işin itibarı, işin geleceği, iş yerinin konumu, rahatsız edilme (mobbing), tatmin olma ve taltif edilme gibi diğer kriterler de iş değiştirmek için geçerli gerekçeler olmaktadır. Profesyonel her çalışan için iş değiştirme, işten ayrılma veya başka bölüme rotasyon yapmak doğaldır. İş yerini değiştiren çalışan, bu davranışı nedeniyle eleştirilemez, zor durumda bırakılamaz.
İdeal olarak, her çalışanın sorumluluğu alanında olan her işi tam layıkıyla ve eksiksiz olarak gerçekleştirmesi beklenir. Bu çalışanın maaşının karşılığı olan bir görevidir. Her çalışan yaptığı işin karşılığını maaş/ücret olarak beklerken; işletmenin de çalışanlardan işini iyi yapmasını beklemesi doğaldır. Ancak her zaman bu denge sağlanamaz. Bazen çalışan kazandığı ücretinin karşılığını tam vermiyor, bazen de işletme çalışanın ücretini zamanında ve eksiksiz olarak vermiyor. Bu durum tekerrür ettiği zaman ya işten çıkartma yapılıyor, ya da çalışan istifa ediyor.
Ancak burada çalışanın işini iyi yapması çok önemlidir. Çünkü hikayemizde anlatıldığı üzere, işini iyi yapan bir çalışan; ileride oradan ayrılsa bile ardında bıraktığı olumlu izlenim sayesinde kendisinden sonra gelenlerin de işini kolaylaştıracaktır. Her çalışan hem kendini temsil ettiği gibi aynı zamanda mesleğini, mezun olduğu üniversiteyi veya okulu da temsil etmektedir. Bazı çalışanların ardında bıraktığı çok iyi veya çok kötü imaj nedeniyle, o çalışanın okuduğu okul veya diplomasına sahip olduğu meslek hakkında da çok iyi veya çok kötü imaj oluşur.
"Kötü yaptığınız işin bir gün mutlaka farkına varılacaktır ve sizi bir şekilde yakalayacaktır"
Yıllar önce bir şirkette X üniversitesinden mezun olan ABC bölümü mühendislerine karşı kötü bir izlenim vardı. Şirket yöneticisi, o üniversiteden mezun olan ABC bölümü mühendislerini işe almayacağını belirtiyordu. Elbette yaptığı genelleme yanlıştı ancak yaşadığı kötü bir deneyim nedeniyle böyle bir karar almıştı. Bunun sebebi ise bir çalışanının yaptığı işin kötü olması ve bundan şirketin ciddi zarar görmesiydi. Bu durum, ne o üniversiteyi ne de o bölüm mezunlarını kötülemeye gerekçe olamazdı ancak şirket yöneticisinin bu fikrini değiştirmek de hiç kolay değildi.
"Sadece kendinizi değil; mesleğinizi, okulunuzu, şehrinizi, ülkenizi de temsil ediyorsunuz"
Son olarak;
Şartlar ne olursa, olsun
Ardınızda iyi bir iz bırakın!
İşinizi iyi yapın,
Baştan savmayın..
Kötü yaptığınız bir iş,
Sizden sonrakilere de zarar verir!.
İdeal olarak, her çalışanın sorumluluğu alanında olan her işi tam layıkıyla ve eksiksiz olarak gerçekleştirmesi beklenir. Bu çalışanın maaşının karşılığı olan bir görevidir. Her çalışan yaptığı işin karşılığını maaş/ücret olarak beklerken; işletmenin de çalışanlardan işini iyi yapmasını beklemesi doğaldır. Ancak her zaman bu denge sağlanamaz. Bazen çalışan kazandığı ücretinin karşılığını tam vermiyor, bazen de işletme çalışanın ücretini zamanında ve eksiksiz olarak vermiyor. Bu durum tekerrür ettiği zaman ya işten çıkartma yapılıyor, ya da çalışan istifa ediyor.
Ancak burada çalışanın işini iyi yapması çok önemlidir. Çünkü hikayemizde anlatıldığı üzere, işini iyi yapan bir çalışan; ileride oradan ayrılsa bile ardında bıraktığı olumlu izlenim sayesinde kendisinden sonra gelenlerin de işini kolaylaştıracaktır. Her çalışan hem kendini temsil ettiği gibi aynı zamanda mesleğini, mezun olduğu üniversiteyi veya okulu da temsil etmektedir. Bazı çalışanların ardında bıraktığı çok iyi veya çok kötü imaj nedeniyle, o çalışanın okuduğu okul veya diplomasına sahip olduğu meslek hakkında da çok iyi veya çok kötü imaj oluşur.
"Kötü yaptığınız işin bir gün mutlaka farkına varılacaktır ve sizi bir şekilde yakalayacaktır"
Yıllar önce bir şirkette X üniversitesinden mezun olan ABC bölümü mühendislerine karşı kötü bir izlenim vardı. Şirket yöneticisi, o üniversiteden mezun olan ABC bölümü mühendislerini işe almayacağını belirtiyordu. Elbette yaptığı genelleme yanlıştı ancak yaşadığı kötü bir deneyim nedeniyle böyle bir karar almıştı. Bunun sebebi ise bir çalışanının yaptığı işin kötü olması ve bundan şirketin ciddi zarar görmesiydi. Bu durum, ne o üniversiteyi ne de o bölüm mezunlarını kötülemeye gerekçe olamazdı ancak şirket yöneticisinin bu fikrini değiştirmek de hiç kolay değildi.
"Sadece kendinizi değil; mesleğinizi, okulunuzu, şehrinizi, ülkenizi de temsil ediyorsunuz"
Son olarak;
Şartlar ne olursa, olsun
Ardınızda iyi bir iz bırakın!
İşinizi iyi yapın,
Baştan savmayın..
Kötü yaptığınız bir iş,
Sizden sonrakilere de zarar verir!.
