Translate

Kasım Şen - (Mütehayyil)

körler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
körler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Nisan 2020

Proje Yöneticisinin Dokunduğu Fil-4



Proje Yöneticisinin Dokunduğu Fil-4

"Proje Yöneticisi ve Dokunduğu Fil(Proje)"  yazı dizimize "Yılan" konusu ile devam ediyorum. Bu yazımızda proje ekibinde yılan gibi davranış sergileyenleri ve projelerde güvenliği ele alacağız. Yazı dizimizin konusunu oluşturan "Körler ve Fil" şiirinde John Godfrey Saxe  şöyle yazmıştı:

Üçüncüsü hayvana yaklaştı
Ve mutlulukla tuttu
Elleri içinde hortumunu
Böylece cesaretlendi ve konuştu:
“Anladım” dedi aynen
“Fil daha çok bir yılan gibi”

Yılan, elbette tehlikeli bir yaratıktır. Ancak herkes yılanların ne yapacağını bilir! Yılan zehirler, ısırır ve hatta boğabilir. Bu yılandan beklenen bir davranıştır. Bir kimse yılanı eline alıp, onun kendisine zarar vermeyeceğini düşünemez. Sirklerde yılanlarla gösteri yapanlar ya da Hindistan'da yılan oynatanlar riske girmemek için yılanların zehirlerini yok ederler. Çünkü kimse yılanın zehirlemeyeceğini garanti edemez. Bu girizgahtan sonra fazla oyalamadan sorumu sorayım:

"Proje ekiplerindeki HERKES en az sizin kadar projeyi sahiplenir mi?"

Soru basit ama bu soruya beklemeden, düşünmeden "evet" cevabını veriyorsanız; ya çok fazla iyimsersiniz ya da gerçekten safsınız, demektir.

Proje ekipleri oluşturulurken başta duyulan heyecan ve şevk uzun süre kalıcı olamayabilir. Bir proje yöneticisinin görevi elbette bu heyecanı ve şevki en üst düzeyde tutabilmektir. Tamam, ancak herkes bu kadar iyi niyetli midir? Proje ekiplerindeki yılan gibi davranış sergileyenleri ne yapacağız Gerçekten çok itici ve tiksindirici bir durum bu. Proje ekiplerinde yılanların var olduğunu düşünmek, inanmak ve birilerini bu şekilde etiketlemek, yaftalamak ne kadar zor! Hiç kimsenin buna cesaret edebileceğini düşünemiyorum ancak gerçekten proje ekiplerinde yılanlar olabilir.  Fazla iyi niyetli olmaya, kendimizi inandırmaya, kandırmaya çalışmayalım.

Bu gerçeği kabullenerek, yeniden değerlendirelim. Siz, proje ekibinizdeki herkesten, projenize yeterli dikkatin ve önemin verilmesini beklersiniz ancak diğer tarafta sizin proje(ler)iniz başkaları için var olan işlerinin üstüne eklenmiş ekstra işler olarak düşünülebilir. Onların da sizin kadar projenizi sahiplenmesi mümkün değildir. Hatta sizin projenizin ortaya çıkaracağı iş ürünleri veya hizmetler; diğer kişilerin çalışma biçimiyle veya kariyer hedefleriyle çatışabilir. Geçmişte birçok otomasyon projelerinden rahatsız olan, işini kaybedeceğini düşünen çalışanlar, projelere engeller çıkarmışlar.

Elbette herkes kötü niyetli değildir. Bazen proje ekiplerindeki kişiler, iyi niyetli olarak rollerine uygun olan bazı konulara daha fazla önem verilmesini, daha dikkatli olunmasını isterler. Hatta projeyi o yöne doğru çekiştirirler. Sanki o konudaki çalışmaların yapılmasını, projede başarının sağlanması için yeterli ve tek koşul olarak düşünürler. Herkesin de böyle düşünmesini beklerler. Bir süre sonra her bir roldeki çalışan, projeyi kendilerinin ilgi alanlarına doğru çekmeye çalışırlar. Proje ana hedefinden çıkıp, sadece baskın birilerinin ilgi alanındaki çalışmaları gerçekleştirmeye odaklanılır. Proje ekiplerindeki kişiler bunu bazen bilmeyerek, bazen de kendi çıkarları doğrultusunda bilerek yaparlar. Proje yöneticisinin, projenin hangi yöne doğru çekiştirildiğinin farkına varıp, uyanık davranması gerekmektedir.

Proje ekiplerindeki yılanların en tehlikeli oldukları bir diğer konu ise bilgi güvenliğidir. Bazı çalışanlar, projelerdeki kritik bilgileri başkalarıyla paylaşabilirler. Bunun için firma bünyesinde ya da en azından proje seviyesinde yeterli bilgi güvenlik altyapısı kurulmalıdır. Bilgi güvenliği olarak  sadece teknik bilgilerin paylaşılması düşünülmemelidir. Projenin o aşamadaki durumu, proje ekiplerinde kimlerin yer aldığı, müşteri bilgisi, projede yaşanılan aksaklıklar, proje bütçesi, takvimi, paydaşları gibi bilgilerin de paylaşılmaması önemlidir. Rakip firmaların proje hakkında elde edeceği ufak bir bilgi kırıntısı bile projeyi ve firmayı zor durumda bırakabilecektir. Bu nedenle, proje ekiplerindeki yılanların güvenlik açıklarından sızma girişimlerine engel olunmalı, gerekli güvenlik tedbirleri devreye alınmalıdır. Aksi halde en küçük ve göz ardı edilen bir yerden sızıntı olabilecektir.

Proje yöneticileri her zaman dikkatli olmalı, bilinçli veya bilinçsiz şekilde tartışmalara girmemelidir. Bazen bu tür tartışmalar ne projeye ne de kendisine fayda sağlayacaktır. Aksine projeler sekteye uğrayacaktır. Fazla iyi niyet ve saflıktan uzak durup, gerçekçi olmakta fayda vardır.

26 Şubat 2020

Proje Yöneticisinin Dokunduğu Fil-3




Proje Yöneticisinin Dokunduğu Fil-3

"Proje Yöneticisi ve Dokunduğu Fil(Proje)"  yazı dizimize "Mızrak" konusu ile devam ediyorum.  Önceki yazılarımızda (Yazı-1 , Yazı-2 ) giriş yapmış ve projelerde karşılaşılan engeller ve aşılması gereken duvarları ele almıştık. Bu yazımızda projelerdeki savaşçıları ve projelerin bir savaş olup olmadığını değerlendireceğiz.  Yazı dizimizin konusunu oluşturan "Körler ve Fil" şiirinde John Godfrey Saxe  şöyle yazmıştı:

İkincisi uzun dişini elledi
Çığlıkla “Hey! Burada ne var?
“Çok yuvarlak, düzgün ve sivri
Çok açık ve net
Bu harika bir özellik
Daha çok bir mızrak gibi”

Bir olguya dikkat çekmek, önemini arttırmak, yüceltmek veya ilgi duyulmasını sağlamak için kullanılan yöntemlerden en önemlisi "metaforları" kullanmaktır. Yapılacak benzetmeler, o konuda söylenecek bir çok sözün yerini alabilecektir.  Bu nedenle bazı proje yöneticileri, projelerinde "savaş" ve "savaşçı" metaforunu kullanmayı severler. Onlara göre projeler bir savaş meydanıdır, proje ekibinin her bir elemanı da korkusuz, gözü pek savaşçılardır. 

Proje yöneticilerinin veya bazen proje sponsorlarının motivasyonu arttırmak için başvurduğu bu yöntem bir süre sonra metaforların karmaşasına dönebilir. Projeler savaş meydanı, proje yöneticilerini komutan ve proje ekibi de savaşçılar olarak gösterilmek istenirse; doğal olarak karşıya "düşman", "kutsal toprak/alan" ve "taarruz, taktik, siper" gibi metaforları yerleştirmek gerekecektir. Savaşın tüm argümanlarının "proje" olgusunun içine yedirilmesi istenecektir.  Savaşın nitelikleri konusunda Sun Tzu'nun Savaş Sanatı  ve  Carl von Clausewitz  tarafından yazılan Savaş Üzerine kitaplarında bu metaforlara yeterince yer verilmiştir. Sun Tzu savaşlarda akılcılığı ön plana çıkarıp, kan dökmeden savaşı kazanmanın yollarını bulmanın önemine değinmiştir, taktik ve strateji olarak ılıman bir anlayışı benimsemiştir. Clausewitz  ise belki de Avrupalı olmanın verdiği bir hırsla, savaşları ölüm ve öldürme üzerine konumlandırmıştır. Ona göre savaş, kan dökerek düşmanı yok etmektir ve zaferler ancak bu yolla kazanılır.

Projeler savaş meydanı olarak görülürse, proje planları katılaşır, değiştirilmesi zorlaşır. Proje ekibinin her biri, kendisini emir alan ve/veya emir veren savaşçılar olarak düşünür. Projede sunulacak çözüm "önerileri", sanki birer emir olarak algılanır. Esneklik ortadan kalkar ve verilen emir harfiyen uygulanmaya çalışılır. Proje ekipleri işlerini ancak emir aldıkları zaman gerçekleştirirler. Proje yöneticileri de tıpkı bir komutan gibi, ekibini bir yerden bir yere harekata yöneltmeye çalışırlar. Gereksinimleri, tasarımları veya iş planlarını sorgulamak asla mümkün değildir. Birileri karar vermiştir, ekibe sadece uygulamak düşer. Sorgulamak asla düşünülemez!

Belki bazı proje yöneticileri için komutan gibi emirler verip, yapılmasını istemek tercih sebebidir. Öyle ya! Ekibine "bunu yapın!" dediği zaman itiraz edilmeden yapılması işlerini kolaylaştıracaktır diye düşünebilir. Ancak bu sakıncalı bir metafordur. Projeler birer savaş değildir. Proje yöneticileri hiçbir zaman emir veren komutanlar değildirler. Geçmişte okuduğum bir yazıda projeler satranç oyununa benzetiliyordu. Aklıma ilk gelen "piyonlar kimler?" demek olmuştu. Proje ekibinde "at", "fil", "kale" gibi roller üstlenenler varsa; demek ki, ortada kolayca gözden çıkarılabilecek "piyonlar" da olmalıydı. Ekibin bir kısmını piyon gibi gören bir proje yöneticisi olamazdı, olmamalıydı. Hangi çalışan, kendisinin bir projede piyon gibi değersiz görülmesini kabul edebilirdi.

Günümüzdeki projelerde emirleri yerine getiren askerler yerine itaat etmeyen, çözümlere itiraz eden, sorgulayan, eleştiren, daha iyi bir çözümü olduğunu iddia eden askerlere ihtiyaç vardır. Bu kişilerle bir projede birlikte çalışmak bir proje yöneticisi için katlanılması zor ve istenilmeyen durumdur. Ancak  bu tür "kötü?" askerler de proje ekiplerinde olmalıdır. Elindeki mızrak ile sadece savaşmayı düşleyen "iyi" askerler yerine mızrağın neden elinde olduğunu sorgulayan "kötü" askerler de gereklidir.

Projeler, savaş alanı olarak görülürse karşımızda saldıracağımız bir düşman gerekecektir. Bu düşmanlar, müşterilerimiz midir? Ya da son kullanıcılar mıdır? Projenin başka herhangi bir paydaşı düşmanımız mıdır? Böyle bir şey düşünülebilir mi? Asla. Belki rekabet içinde olduğumuz başka firmalarla mücadele etmemiz beklenebilir ancak bunları da hiç bir zaman yok edilmesi gereken düşmanlar olarak ele almamızı gerektirmez. Öyleyse, ortada bir düşman yoksa, savaş da yoktur. Proje ekibinin mücadeleci olması elbette gereklidir ancak hiç birinin öldürücü silahlarını kuşanmış savaşçılar olmasına gerek yoktur.

Projelerde de elbette "strateji", "taktik" ve "harekat" gibi kavramlar vardır. Bu konuyu ileride uzun  bir yazı dizisi olarak ele alacağız. Ancak projelerdeki strateji, taktik, taarruz ve harekat gibi kavramlar askeri alandakilerle aynı değildir. Savaş stratejileri belki proje planları kadar esnek olmayabilir. Taarruz edecek ordu da sadece mızraklarını havaya kaldırmış askerler değildir. Metaforlar her yerde aynı şeyleri karşılamayabilir. Metafor kullanımında dikkatli olmak gerekir.

Son olarak; projelerin bir savaş alanı, projeyi bir mızrak olarak olarak gören "körler" elbet bir gün proje ekibindekilerle de savaşmaya başlayacaklardır. Proje yöneticisi kendisini emirler veren bir komutan olarak görmeyi bırakıp; itaat etmeyen, çözümlere itiraz eden, sorgulayan, eleştiren, daha iyi bir çözümü olduğunu iddia eden ekip üyelerine katlanabilen liderler olmalıdırlar!

02 Şubat 2020

Proje Yöneticisinin Dokunduğu Fil-2



Proje Yöneticisinin Dokunduğu Fil-2

Önceki yazımızda başladığımız "Proje Yöneticisi ve Dokunduğu Fil(Proje)" konusunda yeni bir yazı ile devam ediyorum. Bu yazımızın ana konusu projelerde karşılaşılan engeller ve aşılması gereken duvarlardır.  Yazı dizimizin konusunu oluşturan "Körler ve Fil" şiirinde John Godfrey Saxe  şöyle yazmıştı:

Birincisi file yaklaştı
Ve rastlantı sonucu yaslanınca
Onun güçlü ve geniş gövdesine karşı
Bağırmaya başladı:
“Aman Tanrım! Fakat bu fil
Tıpkı bir duvar gibi.”

Projenin başında ekipler oluşturulurken herkesin hemen işe koyulacağı düşünülür. Ancak henüz hazır olmayanlar vardır.   Henüz ne projeyi, ne de projeden beklenenleri (misyon ve vizyon) tam olarak anlayamamıştır, belki de anlamamak isterler. Sürekli yakınma, ayak sürüme, inatlaşma ve zorluk çıkarma halindedirler. Proje yöneticisi için asıl serüven başlamıştır. Ekip içindeki uyumu sağlamak adına bu kişilerin ekipten çıkarılması, en kolay ve ilk akla gelen yöntemdir. Onların ortaya koyacakları engeller ve zorluklar ileride ekip içinde huzursuzluk yaratacaktır ve projenin tamamlanmasına sebep olacaktır. Hangi proje yöneticisi böyle bir durumu ister!

Elbette hemen "Duvar" ören ekip üyelerinin bu davranışlarını kötümser bir bakış açısıyla değerlendirmemek gerekir. Aslında bir kısmının tepkilerinin temelinde, projenin başında hızlanmak adına atlanan, önemsiz gibi görünen hususların dikkate alınmaması yatmaktadır. Projeye hızlı bir başlangıç yapmak, tabiri caizse gaza basmak ve bir an evvel bir şeyleri ortaya çıkarmak her proje yöneticisinin hayalidir. Çünkü daha alınacak çok yol vardır ve bir şeyleri hızlıca halletmek ve diğer işlere başlamak ne de güzel olur.. Ama zaman içinde duvar(lar)a toslanılır.. Proje ekibindekiler çeşitli gerekçeler nedeniyle duvarlarını örmeye başlamışlardır. Her geçen zaman içinde bu duvarlara birer birer tuğlalar (mazeretler, sorunlar, kaprisler, zorluklar) örülür.

Proje yöneticisinin her bir duvarı yıkmak, üstünden atlamak veya duvarlar arasında delikler açmak için yeterince zamanı, gücü ve enerjisi olamayabilir. Öyle ya! Ekip içindekilerin ördükleri duvarların yükseklikleri, kalınlıkları ve malzemeleri farklı farklı olacaktır. Hepsinin üstesinden gelmeye çalışırken, projenin asıl işlerine odaklanmakta zorlanacaktır. Ayrıca bir duvar yıkılırken başka bir ekip üyesi başka bir duvar daha örmeye başlamış olabilir. Elbette bu durumda olanlar sadece proje yöneticisi değildir . Projede henüz heyecanını yitirmemiş, hızlıca bir şeyler yapmaya çalışan diğer çalışanlar da bu duvarlarla karşılaşacaktır.

Projede örülen duvarlarla yaşamak mümkün değildir. Duvarları yıkmak da mümkün olamadığına göre en kolay çözüm duvarların örülmesini baştan önlemektir. Bunun için anahtar soru şudur:"Ne İstiyorsun?" Projede duvar örenlere karşı uygulanacak yöntem; proje kapsamında ne yapmak istediklerini sormaktır.

Proje sponsorunun projeden beklentisi elbette projenin zamanında tamamlanıp, proje kapsamındaki hak edişin veya ödemenin yapılması olacaktır. Bundan başka bir beklentisinin olması mümkün değildir. Proje yöneticisinin beklentisi ise verilen kaynakları kullanarak, proje bütçesi ve zamanı içinde çalışmaları tamamlamak ve gereksinimleri karşılamaktır. Bunda da bir gariplik yoktur. Ancak ya diğer ekip üyeleri?!

Diğer proje ekibindekilerin de projeden tek beklentileri; "Verilen kaynakları kullanarak, proje bütçesi ve zamanı içinde çalışmaları tamamlamak ve gereksinimleri karşılamak mıdır?". Bazıları için belki geçerli olabilir ancak çoğunun  böyle bir beklentisi, derdi ve amacı yoktur! Evet, proje yöneticileri açısından zor bir durum olsa da, diğer ekip üyelerinin onlar kadar projenin riskleri, hususlarıyla ilgisi yoktur, olamayacaktır.. 

Pekala, ne yapmalı?!

Proje ekibindekilere projenin başında "Bu projede ne yapmak istiyorsunuz?" sorusu ile projedeki işleri kapsamında "kendi projelerini"  yaratmalarını sağlamak gerekmektedir. Asıl proje kapsamında tamamlanması gereken işlerin dışına çıkmamak koşulu ile; örneğin bir yazılım geliştirici açısından "kendisinin en iyi yazılım mimarisini oluşturma" projesini yaratmasını sağlamak gerekir. Aynı şekilde bir test sorumlusu açısından "kendisinin en iyi sistem performansını sınama" projesini; analistin "şu alandaki kavramlara hakim olma, deneyim edinme" projesini; kalite sorumlusunun "şu şu standartları projede uygulayabilme ve süreçleri oluşturabilme" projesini yaratmasını sağlamaktır.

Proje ekipleri, proje içinde kendi projelerini yarattıkları sürece duvar örmeyi bırakacaklardır. Duvar örmek için harcayacakları zamanı, enerjiyi ve gücü kendi projelerine ayıracaklardır. Böylece asıl projedeki engeller de ortadan kalkacaktır.

Son olarak; projede duvar ören ekip üyelerine olumsuz yaklaşmadan, projeden ne istediklerini ortaya çıkarmak ve proje kapsamında kendi projelerini yaratmaları sağlanmalıdır!


12 Ocak 2020

Proje Yöneticisinin Dokunduğu Fil-1




Proje Yöneticisinin Dokunduğu Fil

Yeni bir yazı dizisine daha başlıyoruz: "Proje Yöneticisi ve Dokunduğu Fil(Proje)". Tahminen 7 adet yazı yer alacak. Detaylarını ilerleyen yazılarımızda açıklayacağım üzere, bir proje yöneticisinin 6 farklı çerçeve (bakış açısı) ile projelere yaklaşımı ele alınacaktır.

Günümüzde projeler; daha kapsamlı, daha büyük bütçeler gerektiriyor, birden fazla disiplin ve çalışma alanında (domain) çalışılması istenilen çalışmalar olmuş durumundadır. Hatta projeler içinde projeler oluşturuluyor ve "program" adı altında takip ediliyor. Dolayısıyla projeler için "fil" benzetmesi yapmak yanlış olmayacaktır. Hayvanlar aleminin en büyük, en azametli, en güçlü hayvanlarından birisi olan fillerin, aynı zamanda birbirleriyle işbirliği kuran hayvanlar olması benzetmemizi güçlendirmektedir. Projelere güle oynaya atanan/seçilen/görevlendirilen proje yöneticileri, kısa bir süre sonra nasıl bir fil ile mücadele etmek zorunda olacaklarının  farkına varacaklardır.

Yazı dizimizin konusunu oluşturan "Körler ve Fil" şiiri John Godfrey Saxe  (1816-1887) tarafından yazılmıştır. Şiirin orijinal metnine "The Blind Men and the Elephant" bağlantısından erişilebilir. Hint inanışlarında olan bir fabl üzerine yazılmıştır. Şiirde 6 tane kör adamın dokundukları fili farklı nesnelere benzetmesi konu edilmiştir. Şiirin çevirisini paylaşıyorum.

KÖR ADAMLAR ve FİL

İndostan'da altı adam vardı
Öğrenmeye çok hevesliydiler
Fili görmeye gittiler
Hepsi kör olmasına rağmen
Her biri kendi gözlemiyle
Merakını giderecekti.

Birincisi file yaklaştı
Ve rastlantı sonucu yaslanınca
Onun güçlü ve geniş gövdesine karşı
Bağırmaya başladı:
“Aman Tanrım! Fakat bu fil
Tıpkı bir duvar gibi.”

İkincisi uzun dişini elledi
Çığlıkla “Hey! Burada ne var?
“Çok yuvarlak, düzgün ve sivri
Çok açık ve net
Bu harika bir özellik
Daha çok bir mızrak gibi”

Üçüncüsü hayvana yaklaştı
Ve mutlulukla tuttu
Elleri içinde hortumunu
Böylece cesaretlendi ve konuştu:
“Anladım” dedi aynen
“Fil daha çok bir yılan gibi”

Dördüncüsü sabırsız elleriyle dokundu
Dizlerini hissetti
“Ne harika canavar
çok düz” tekrarladı:
“Bu fil, çok belli
Daha çok bir ağaç gibi”

Beşincisi şansla dokundu kulağına
Dedi: “en kör adam bile
Bunun ne olduğunu söyleyebilir,
Filin bu doğaüstü özelliği
Daha çok bir yelpaze gibi!”

Altıncısı daha çabuk değildi
Canavarı el yordamı ile yokladı
Sonra, sallanan kuyruğu yakaladı
Onun hissiyle
“Anladım” dedi
“Fil, daha çok, bir halat gibi”

Ve İndostan'lı bu adamlar
Uzun ve sesli tartıştılar
Kendi fikrinde her biri
Son derece kesin ve kararlı
Her düşünce kısmen doğruydu
Ve tümü yanlıştı!

Projenin başında, hem proje yöneticisi hem de proje ekibindekiler tıpkı şiirde bahsedilen kör adamlar gibidirler.  Proje yöneticisi ve proje ekibindekiler, projeye dahil olduktan sonra projenin farklı noktalarına dokundukça projeyi farklı şekillerde yorumlarlar. Kendi yorumlarına göre proje içinde farklı davranışlar sergilerler. Hiçbiri kör adamların yaptıkları gibi "Evet! Bu bir fil" diyememektedirler.

Ancak ve elbette, burada ilk önce uyanması, gözünü açması gereken proje yöneticisi olmalıdır. Bir an önce proje ekibindekilere dokundukları şeyin bir fil olduğunu söyleyebilmesi ve buna onları ikna edebilmesi gereklidir.  Proje yöneticisi de hala diğerleri gibi duvar, yelpaze, halat, mızrak gibi yorumlamalara devam ederse, hiçbir zaman projede gerçeği anlayamayacaklar ve istenilen sonuca varamayacaklardır.

Proje yöneticisinin dokundukları filin büyüklüğünü, niteliğini anlaması (kapsam/scope), bu filin büyüklüğü ile mücadele edebilecek ekibi oluşturması ve nihayetinde bu fili yerinden hareket ettirip yürütmesi (execution), sonunda fili istenilen yere ulaştırıp, teslim etmesi (kapatma) beklenmektedir. Bunun için de proje yöneticisinin, her bir projeye farklı çerçeveden, farklı perspektiflerden bakması ve ona uygun olarak projeye yaklaşması gerekmektedir.

Ve son olarak da, bu çerçeve içine tüm proje ekibini yerleştirebilmeli, herkesin o çerçeveden bakabilmesini sağlamalıdır!

Diğer yazımızda fili "Duvar" çerçevesi ile görenleri ele alacağız..