Translate

Kasım Şen - (Mütehayyil)

04 Mart 2023

MAYIN EŞEĞİ

 



MAYIN EŞEĞİ

Geçmişte sınır kaçakçılığının yaygın olduğu zamanlarda mayın döşenmiş sınırlardan güvenle geçmek için eşekler kullanılırdı. Kaçakçılar mayınlı bir araziyi geçmek istediklerinde, bir mayına basıp parçalanmaktan korunmak için seçilmiş eşekleri kullanırlardı. Bu iş için seçilen eşekler geçilmek istenen mayınlı araziye öncü olarak gönderilir ve eşek yürüdükçe bastığı yerler işaretlenerek kaçakçılık hattında güvenli bir patika açılırdı.  Eğer eşek ilerlerken patlama olursa bir sonraki eşek sürülürdü. Böylece güvenli bir yol tespit edilmiş olurdu. Günümüzde artık elektronik mayın tarayıcılar kullanılıyor.

“Sözümüz Meclisten Dışarı!”

Modern iş hayatında da etrafımızda mayın eşekleri olabiliyor. Hatta bazen kendimiz de bu duruma düşebiliyoruz. Elbette sözümüz meclisten dışarı, kimse bildiğimiz anlamda eşek değildir. Kimi zaman yöneticilerimiz tarafından, kimi zaman bir arkadaşımız tarafından ya da inandığımız doğrular, fikirler nedeniyle tıpkı bir mayın eşeği gibi öne atılıp, zorlu koşullara dalabiliyoruz. Hatta bazen yaptığımız bir yanlış hareket nedeniyle bir anda kendimizi oyunun dışında bulabiliyoruz, şirketten atılabiliyoruz.

Ancak hata yapmadan hedefe ulaşabilirsek de diğerleri aynı izi takip ederek peşimizden geleceklerdir. Bu aslında bir anlamda liderlik yapmaktır. Aradaki tek fark, mayın eşekleri kendi kendine harekete geçmezler, birilerinin dürtmesi veya zorlaması ile zorlu araziye girerler. Liderleri ise kendi iç motivasyonları harekete geçirir. Onlar öne sürülmek yerine öne atılırlar. Dürtüleri onları hedefe yönlendirir. Mayın eşeklerinin temizlediği alanlar geride kalanlar için artık güvenlidir. Bu arazide patlayan mayınlar nedeniyle ölen eşekleri ise kimse umursamaz. Dokunulmadan, oracıkta öylece bırakılırlar, unutulur giderler. Acıklı olan da budur işte.

İNAN-MAYIN!
Şirketlerde mayın eşeği olup, iş hayatınızı risk etmemek için öncelikle yapılması gereken şey, sizden istenen şeylere saf bir şekilde inanmayın, sorgulamadan yapmayınız. Her talep edilen şey masumca olmayabilir. Arkasında başka şeyler yatabilir. Ucuz kahramanlık peşinde koşmamalıdır. Şunu unutmamak gerekir ki; mayın eşeklerine hiçbir zaman mayınlı bir araziye girecekleri söylenmez. Bunu bilebilseler zaten hiçbir şekilde oraya yaklaşmazlar bile. Bu nedenle, size verilen görevlerde de işin tehlikesi, riskleri ve olası kötü sonuçlar söylenmemiş olabilir. Bir görev verileceği zaman öncesinde iyice araştırıp, olası sonuçları dikkate almak gerekir. Aksi halde her şey için çok geç olabilir!

KORK-MAYIN!
Buna rağmen bir diğer durum ise, hayatta hiç risk almayan kişiler başarıya ulaşamazlar. Her şeyden korkan, çok temkinli davranan, risk almaktan çekinen kişiler ilerleyemezler, oldukları yerde kalırlar. Verilen görevin avantajlarını ve dezavantajlarını değerlendirdikten sonra elde edilecek başarıya ulaşmak için bazı riskler de alınmalıdır. Böyle durumlarda mayın eşeği olmaktan korkmayın. Çünkü başarıyı ya ilk yapanlar ya da en iyi yapanlar yakalarlar. Bir konuda sektöre ilk giriş yapan firma, ilk aşamada pazar lideri olurlar. Diğer firmalar ancak onu yakalamaya çalışırlar. Ne zaman ki, ilk giren firmadan daha iyi, daha ucuz bir ürün ya da hizmet üretebilirlerse sektörü ele geçirebilirler.  Ayrıca iş hayatında hiç tehlikenin olmadığı, mayınlardan temizlenmiş bir dünya bulunmamaktadır. Yeter ki, o arazinin mayınlı olduğunun farkına varıp,  korkmadan, cesaretle girilmelidir.

KAÇ-MAYIN!
Mayınlı arazilerde mayına basıldığında sıkıntı yoktur. Mayından ayağınızı çektiğiniz zaman patlama olmaktadır. Düzenek bu şekilde çalışmaktadır. İş hayatında da zorlu bir çalışma ortamında, riskli bir durumla karşılaşıldığı zaman kaçmaya çalışmak bazen daha kötü sonuçlara neden olabilir. Eğer ki, mayın eşeği gibi bir görev üstlendiyseniz ve bunun da farkındaysanız, mayına bastığınız zaman kaçmayınız. Sizden sonra gelecek birileri mayınları temizleyebilir. Mayını etkisiz hale getirebilir. Korkuyla ve heyecanla sağa sola kaçarak anlamsız hamleler yapmak, kötü sonuçlanabilir. Hatta mayın eşeklerinin kontrolsüz bir biçimde kaçışmaları sonucu arkadan gelen birçok kişinin de canından olmasına neden olabilir.  
 
UNUT-MAYIN!
İstemediğiniz halde sizi mayın eşeği olarak, tehlikeye atanları ise hiçbir zaman unutmayın. Eğer halen aynı ortamda kalabilmişseniz, sonraki zamanlarda tekrar aynı tehlikeli işleri yapmaya kalkışmayın. O kişilere güvenmeyin. Belki yolculuğunuzda şansınız yaver gitmiş ve hayatta kalmış olabilirsiniz. Ancak tekrarında o kadar şanslı olamayabilirsiniz. Benzer konularda aynı riskleri tekrar almak, almaya çalışmak kahramanlık değildir, ancak ve ancak cahil cesaretidir.  Kahramanlık yapmaya çalışmayınız. Ucuz kahramanlıkların sonu, çoğu zaman günah keçisi olmaktır.
 

“Önemli bir problemde, yetkinizi aştığı halde size danışılıyorsa, kahramanlık yapmayın. Çünkü mutlaka olaya çözüm değil, suçlu aranıyordur.” Erich Fromm (1900-1980) Amerikalı psikanalist , filozof ve sosyolog

 


19 Şubat 2023

DW:Savunma sanayisinde beyin göçü engellenebilir mi?


 


Savunma sanayisinde beyin göçü engellenebilir mi?

Alman Deutsche Welle (DW)  kanalında Sayın Ayşegül Ilgın'a verdiğim röportajı paylaşıyorum. 


"15 yıldır savunma sektöründe çalışan ve Savunma Sanayisi Proje Yönetimi Uzmanı olan Kasım Şen de planlanan kısıtlamaların diğer sektörlere de getirilebileceğine dair endişelerin olduğunu ifade ediyor. Şen, "Bu yasanın faydalı olacağını düşünmüyorum. Aksine, personelin ayrılma sürecini hızlandıracak. Hatta savunma sanayisi dışında çalışanlarda da 'bir gün bize de aynı yasaklar gelebilir' korkusunu ve diğer sektörlerde çalışanların da çıkışını tetikleyebilir" şeklinde konuşuyor.

Sektör çalışanlarının, deneyimlerinden dolayı doğal olarak düzenlemede belirtildiği üzere ,"aynı alanda faaliyet gösteren kurumlara" yöneleceğini belirten Şen, "Savunma sanayisinde çalışan bir kişi zaten benzer çalışma alanında devam etmek isteyecek. Ne yapsın? Savunma sanayinden çıkıp, inşaat sektörüne mi girsin, kasaplık mı yapsın?" diyor. "Korkunun yerine motivasyon getirilmelidir" şeklinde de ekliyor.

Proje Yöneticisi Kasım Şen, çözüm önerisi olarak göç edenlerin kaygılarının ve beklentilerinin iyi analiz edilmesi gerektiğini ifade ediyor. Tüm sektör temsilcilerinin, yasa koyucuların ve işverenlerin bir araya gelmesi ve "siyaset üstü" olarak gördüğü sorunun çözümüne psikolog, sosyolog ve ekonomistlerin de katılmasını savunuyor. Şen, "kısıtlayıcı" tedbirler getirmek yerine, çalışanların kalmasına olanak sağlayacak iyileştirilmeler yapılmasını önerirken, "liyakat" vurgusu yapıyor."


Link: https://www.inspiredminds.de/tr/savunma-sanayisinde-beyin-g%C3%B6%C3%A7%C3%BC-engellenebilir-mi/a-64472060

tıklayınız


18 Şubat 2023

SIKTI MI CANINI

 


SIKTI MI CANINI!

Seksenli yılların sonuna doğru arabesk ve taverna müziklerinin popüler olduğu dönemde şarkıcı Arif Susam tarafından söylenen ve oldukça meşhur olan bir şarkı vardı: “Sıktı Mı Canını”. Şarkı sevgilisinin canını sıktığı zaman kovup, başka birisini kolayca bulabileceğini anlatmaktadır. Sözleri pek manalı olan bu şarkıya dayanarak sevgilisini bırakıp, başkalarını aramaya kalkan var mıdır? Bilemiyorum. Doğru bir hamle olacağını sanmıyorum. Nakarat sözleri şöyledir:

“Sıktı mı canını, sıktı mı?
Kov gitsin, unutursun.
Aramaya kalktın mı
daha neler bulursun.”

Aşk hayatında olduğu gibi iş hayatında da canımızı sıkan çok şeyler oluyor. Bazı kişiler bizi işten bezdiriyor, soğutuyor ve hatta bunaltıp, kaçırtıyor. İş hayatında herkesle mükemmel bir uyum içerisinde, hiç sıkıntı yaşamadan çalışmanın imkanı yok. Mutlaka çatışmalar ve tartışmalar oluyor. Rekabet içinde olan kişiler arasında bunların olması beklenen bir şeydir.

 “Acı patlıcanı ve sıkılan canı, kırağı çalmaz!”

Bir diğer durum ise, ast-üst ilişkisi içerisinde olan kişiler arasındaki çatışmalar sonucunda ortaya çıkan sıkıntılardır. Yöneticiler de bağlı çalışanlarıyla sıkıntılar yaşayabilir. Bazen birbiri arasında sorun yaşayan çalışanlar arasında hakemlik, arabuluculuk görevi üstlenebilirler. İşte bu durumları yönetmek, bir yöneticinin önemli görevidir. Ancak pek kolay olmayan bir görevdir. Tecrübeli yöneticiler bu durumlara aşina olduğu için onlar olayı ve sonuçlarını iyi yönetirler ve en az hasarla atlatırlar. Böyle yöneticiler her zaman bunlara hazırlıklıdır ve önceden önlem almaya çalışırlar.

 “Acemi katır, kapı önünde yük indirir!”

Yeni yöneticiler veya yöneticilik yapma vasfı olmadığı halde yönetici olanlar, personeliyle çatışma halini de iyi yönetemezler. Çoğu zaman polemiğe girerler veya personelleri arasında taraf tutarlar, birisini diğerine kayırırlar. Astlarından gelen her sorunu kendisine yapılan bir hakaret olarak algılayıp, kişiselleştirir ve sorunu çözmek yerine daha çözümsüz hale getirirler. Bazen de kolaycılığa kaçıp, personelini kovmaya veya ekibinden uzaklaştırmaya çalışırlar. Çünkü onların canını sıkan kişi ile çalışmaya devam etmenin pek de anlamı yoktur.

 “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar!”

Bazı çalışanlar cesaretlidir ve gerçekleri olduğu gibi yöneticilerine söyleyebilirler. Kral çıplak demekten korkmazlar. Kimi yöneticiler bu durumdan rahatsız olmazlar ve ekibini bu konuda cesaretlendirirler. Ancak çoğu yöneticiler gerçeklerin yüzlerine apaçık söylenmesinden hoşnut olmazlar. Bazen anlık tepki gösterirler, bazen de kin de beslerler. Fırsatını buldukları anda da öç alırlar. Personeli kovmak için kendilerince argümanlar üretirler. Performans düşüklüğü, iletişim bozukluğu, işleri zamanında yapmama gibi gerekçeler ortaya koyarlar. Kısacası mobbing yaparlar. Çalışanlar da bu durumu gördükleri zaman politik davranmaya başlarlar ve gerçekleri gizlemeye, saklamaya çalışırlar.

 “Elimi sallasan ellisi, başımı sallasam tellisi”

Yöneticiler canını sıkan personellerini kovduktan sonra arayışa geçerler. Onlara göre personel bulmak kolaydır, herkes o şirkette çalışmak için can atıyordur. Her şey bir eleman ilanına bakıyordur. Hatta insan kaynaklarının elinde yüzlerce özgeçmiş vardır ve hemen birisini bulup, getirebilirler. Çünkü piyasada çok işsiz insan vardır. Ya da işinden memnun olmayan çalışanların kolayca aklını çelip, kendi firmasına çekebileceklerdir.  Onlara göre her şey bu kadar basittir. Bu nedenle bir çalışan canını sıkınca, onu hemen kovmalı ve yerine başka birisini getirmelidir. Canını sıkan ile çalışmaya devam etmek, onu tekrar kazanmaya çalışmak, zorlamak aslında beyhude bir çaba olarak görülür.

“Arayan Mevla'sını da bulur, belasını da”

Ancak günümüzde iyi personel bulmak kolay değildir. Çünkü artık iş hayatında etkin olan “Y” ve “Z” nesli geçmiş nesillerden farklı düşünmektedir. Eskiden insanlar için sigortalı bir iş olması, yaşayabilecek kadar maaş olması ve yol ücretinin karşılanması yeterliydi. Bunlar olduğu zaman insanlar uzun süre bir şirkette çalışmaya devam ediyordu. Günümüzde korku ve tehdit yönetimi yerine motivasyon ve teşvik odaklı yönetim biçimi yaygınlaşıyor. Ast-üst ilişkisi yerine liderlik ve işbirliği öne çıkıyor. Artık sadece iyi maaş verilmesi çalışanların kalıcı olması için yeterli sebep değildir. Yöneticilerin artık bunların farkında olması gerekiyor. Öyle her canını sıkan çalışanı kovmak, kurtulmak düşüncesinden uzaklaşmalılar. O çalışanın yerine birisini bulmak kolay değildir. Diyelim ki, kolayca birisini buldular, o zaman da o kişinin iyi birisi olup olmayacağı da belirsizdir.

Elbette çalışanların da kovulmasını gerektiren durumlar oluşabilir. Şirket çıkarlarına bilerek zarar veren, işlerini bilerek aksatan veya çalışma ortamını geren, zorlaştıran çalışanlar olabilir. Bunlar için gerekli uyarılar yapılmalıdır. Ancak asıl amaç çalışanları kaybetmemek üzerine olmalıdır. Aksi halde doldur-boşalt düzeniyle işleyen iş yerlerinde başarı elde edilemez. Çalışanı kazanmak için zorlamalıdır. Bütün bu çabalara rağmen çalışanların ayrılması durumu olursa da artık yapılabilecek şey kalmamıştır.


Bir yönetici olarak;
İşten ayrılma isteği ile gelen bir çalışanınıza sağlayabileceğiniz imkanları ve şartları düşünün!
Örneğin maaş artışı, terfi, yan haklar, diğer bölüme rotasyon vs. vs.  Ya da hiç bir şey yapmamak..
 
Güzel..  Haydi hemen şimdi yapın. Yoksa yarın çok geç olabilir!